Köprü Anasayfa

Said Nursi’nin Demokratik Toplum Tasavvuru

"Yaz 2010" 111. Sayı

  • Said Nursi’nin Demokratik Toplum Tasavvuru

    Editör

    Hızlı değişimlerin yaşandığı çağımızda; insan hakları, hukuk devleti, demokratikleşme ve hürriyet kavramları etrafında geliştirilen tartışmalar, sosyal boyutlu diğer değişimlere zemin hazırlamıştır. Geçen yüzyıllara hâkim olan devlet merkezli görüşler zayıflarken ferdin hayat alanını genişletmeyi hedefleyen, insanı merkeze alan görüşler bu yüzyılda güçlenmiştir.

    Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde, acı ve gözyaşlarıyla dolu demokratikleşme serüvenimizin hâlâ problemli olduğu görülür. En az yüz yıllık bir sürece rağmen, insan hakları konusunda ülkemizin karnesi hâlâ zayıftır. Meşrutiyetin yüzüncü yılını geçirmiş olan ülkemizde hâlâ hürriyetçi, çağdaş bir demokrasinin özlemi çekilmektedir. Din-siyaset-devlet kavramları etrafında yoğunlaşan problemler bir türlü aşılamamaktadır. Bundan başka, İmparatorluktan cumhuriyete geçiş sürecinde hâkim olan devlet merkezli kodlar ve otoriter eğilimler henüz terk edilebilmiş değildir. Otoriter algılar, bireysel hak ve hürriyetlerin sürekli ötelenmesini, demokrasimizin istenilen düzeye ulaşmasını engellemektedir. Son zamanların temel tartışma konularından olan “Kürt Sorunu” da giderek derinleşmekte ve milliyetçi-devletçi reflekslerle farklı boyutlar kazanmaktadır. Bugün, “Demokratik Açılım” olarak lanse edilen sürecin nasıl sonuçlanacağı, antidemokratik yapılanmaların önünün nasıl kesileceği, terörün nasıl sona erdirileceği gibi sorular en çok cevap arayan sorulardandır. Özetle, ülkemizin sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik, sosyo-psikolojik pek çok alanda yaşadığı çeşitli problemler, yeni açılımlar eşliğinde çözülmeyi beklemektedir.

    Said Nursi’nin ahlak ve faziletle bezenmiş demokratik toplum tasavvuru, ülkemizde yaşanan kronik problemlerin çözümü olabilecek hassasiyetleri ve ilkeleri içermektedir. Said Nursi, ülkemizde demokrasi tartışmalarının başladığı ve yoğunlaştığı Osmanlı Devleti’nin son döneminde bu tartışmaların içinde yer almış, meşrutiyete din adına sahip çıkmış, sosyal bilimler ve siyaset bilimi alanındaki uzman kimliğiyle, gelenekçi anlayışın dışındaki fikirleriyle ve yenilikçi özelliğiyle dikkat çekmiştir. Mutlakıyet, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini bizzat yaşamış, sosyo-kültürel ve siyasi kırılmalara şahit olmuş olan Said Nursi’nin fikirleri günümüzün demokrasi tartışmalarına da yeni açılımlar kazandıracak niteliktedir. Said Nursi’nin, Kürt Sorunu olarak ifade edilen, Türkiye’nin kanayan ve gittikçe derinleşen yarasına karşı sunduğu çözüm önerileri dikkate değerdir. Bölgenin ferdi ve toplumsal dinamiklerini iyi bilen Said Nursi, meselenin özüne eğilerek bir dizi reçete sunmaktadır. Bununla birlikte Said Nursi, yalnız ülkemiz için değil; İslam âleminin ve insanlığın yaşadığı temel problemlere de dikkat çekerek barış içinde yaşanabilir bir dünya projesinin temellerini atmıştır.

    Bir önceki sayımızda Risale-i Nur Enstitüsü tarafından tertip edilmiş olan “Çağımız Sorunlarına Çözüm Arayışları ve Said Nursi Modeli” başlıklı kongre metinlerinin bir kısmına yer vermiş, insanlığı kuşatan temel problemlere Bediüzzaman’ın görüşleri ışığında çareler aramıştık. Bu sayımızda da, Dünya Barışı, Demokrasi ve İnsan Hakları, Kürt Sorunu gibi hem ülkemizi hem dünyayı ilgilendiren meseleleri tartışmaya açarak demokratik açılım sürecine katkıda bulunmak, Said Nursi’nin demokratik toplum tasavvurunun çerçevesini çizmek istedik. Ayrıca, Risale-i Nur Enstitüsü’nün hazırladığı Kürt Sorunu ile ilgili raporu da sizlerle paylaşarak, meseleyi, okuyucularımızın ve ilgililerin dikkatine sunduk.

    Sizleri dergimizle baş başa bırakırken, gelecek sayıda “Üçüncü Said” dosyasıyla karşınızda olmayı ümit ediyoruz.