Köprü Anasayfa

Said Nursi’nin İslam Dünyası Tasavvuru: Hutbe-i Şamiye

"Bahar 2011" 114. Sayı

  • Said Nursi’nin İslam Dünyası Tasavvuru: Hutbe-i Şamiye

    Editör

    19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren büyük dalgalanmalar ve değişimler yaşayan İslam toplumlarının Batı karşısında zayıflaması ve gerilemesi, bu dönem İslam mütefekkirlerinin de zihnini meşgul eden temel problemlerden birisidir. Bilhassa Osmanlı’nın zayıflayarak dağılma ve yıkılma sürecine girmesi kurtuluş arayışlarını hızlandırmış, bu durum konuyla ilgili farklı fikirlerin ortaya çıkmasına ve tartışılmasına yol açmıştır. Batı’nın kurumlarıyla birlikte taklidini doğuran bir huzursuzluk iklimi bütün İslam dünyasını sararken devlet yönetiminin bozulması, Batı’nın askeri ve teknik üstünlüğü gerileme nedeni olarak gösterilmiştir. Batı’yı her yönüyle taklit sürecini hızlandıran ve kültürel sahada da köklü değişiklere yol açan Tanzimat’tan sonra pozitivist fikirlerin yaygınlaşması ise, dini gerilemenin kaynağı olarak gören anlayışın güçlenmesine yol açmıştır. Buna mukabil bir kısım aydınlarla birlikte ulemanın dini değerlerden uzaklaşmayı gerileme kaynağı olarak görmesi de farklı sahalara sıçrayan tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu entelektüel zeminde din merkezli yoğun tartışmalar yapılmaya başlanmıştır. “Din terakkiye mani midir? İslamiyet ile modernleşme arasındaki ilişki nasıl kurulmalıdır?” gibi soruların cevapları aranmıştır.

    Bu tartışma sürecine 19. yüzyılın son yıllarında katılan Bediüzzaman Said Nursi, İslam toplumlarının yaşadığı problemlere Kur’an ve sünnete dayalı orijinal çözümler önermiştir. “Tedenni”yi İslamiyet’in düşmanı olarak gören Said Nursi, İslam toplumlarının geri kalış sebeplerini değişik yönleriyle tahlil etmekte ve çıkış yollarını göstermektedir. Bediüzzaman Said Nursi, “Ecnebiler fünun ve sanayi silahıyla bizi istibdad-ı manevileri altında eziyorlar” tespitiyle bu manevi baskıdan kurtulmanın yolları üzerinde durmuş, ilerleme yolunda farklı alanlara işaret etmiştir. Bu bağlamda “maddeten terakki”yi bu zamanın en büyük farzlarından biri olarak gören Bediüzzaman Said Nursi’nin en önemli itirazları dinin bizi geri bıraktığı şeklindeki pozitivist yaklaşımlara olmuştur. Yayımladığı makaleleri ile Batı medeniyeti ile Kur’an medeniyetini karşılaştıran Said Nursi, Kur’an’a uyulması halinde gerçek medeniyetin yaşanacağını, maddi ve manevi terakkinin hayata geçeceğini belirtmiştir.

    Mehasin-i medeniyeti Müslümanlığın malı olarak ifade eden Said Nursi’ye göre ilerlemenin dindışılıkla, gerilemenin de dinle, İslamiyet’le, özdeşleştirilmesi, aşılması gereken bir meseledir. Bu çerçevede Bediüzzaman Said Nursi’nin 1911 yılında Şam Emeviye Camii’nde Arapça olarak irad ettiği Hutbe-i Şamiye, İslam toplumlarını her yönüyle analiz eden bir özelliğe sahiptir. İslam toplumlarının içinde bulunduğu sosyo-kültürel ve psikolojik durumu klasik yaklaşımlardan farklı olarak yorumlayan Hutbe-i Şamiye, İslam toplumlarının gerilemesine neden olan hastalıkları teşhis etmekte ve bunları tedavi yollarını göstermektedir. Hutbe-i Şamiye, Batı karşısındaki mağlubiyetin sebep ve çarelerini araştırırken bir önceki yüzyıldaki Müslümanların genel ihtiyaçlarına hitap etmekle birlikte, gelecek yüzyıllara da ışık tutarak İslam toplumlarının geleceğine dair yol haritasını belirler. İnsaniyet kavramına vurgu yaparak dünya barışına katkıda bulunabilecek fikirleri de içeren Hutbe-i Şamiye; İslam medeniyetini yeniden ihya sürecinde bir manifesto olarak düşünülebilir. Bu nedenle İslam dünyasının temel problemlerine ve çözüm yollarına dikkat çeken Hutbe-i Şamiye’deki fikirlerin Müslümanların gündemine sunulması ehemmiyet arz etmektedir.

    Risale-i Nur Enstitüsü olarak, dikkat çekmeye çalıştığımız bu hususlardan hareketle, 100. yılında Hutbe-i Şamiye’yi Müslümanların gündemine taşımak ve bu hutbede yer alan fikirleri tartışmak maksadıyla 19-20 Mart 2011 tarihlerinde Şam’da tertiplediğimiz "Said Nursi’nin İslam Dünyası Tasavvuru: Hutbe-i Şamiye" başlıklı VI. Risale-i Nur Kongresi bir çok yönüyle dikkate değer sonuçların doğmasına vesile oldu. Hutbe-i Şamiye’nin şerhi sayılabilecek masa çalışmalarıyla İslam âlemini sarsan birçok alandaki problemler ve bunları aşabilecek çözüm önerileri Bediüzzaman Said Nursi’nin görüşleri ışığında tartışıldı. İslam aleminde hürriyet hareketlerinin hızlandığı günlere tevafuk eden kongre, Hutbe-i Şamiye’deki müjdelerin tahakkukunun habercisi gibiydi.

    Biz de bu sayımızı VI. Risale-i Nur Kongresi’nin metinlerine ayırdık. Yukarıdaki hususların bütün yönleriyle ele alındığı kongre metinleriyle, Hutbe-i Şamiye’nin her yönüyle irdelenmesi amaçlanmıştır. Bediüzzaman’ın yüz yıl önce müjdelerini verdiği saadet rüzgârlarına bir an önce kavuşmak ümidiyle "Said Nursi’nin İslam Dünyası Tasavvuru: Hutbe-i Şamiye" konulu VI. Risale-i Nur Kongresi’nin tebliğleriyle sizleri baş başa bırakırken gelecek sayıda da aynı konuyla karşınızda olmayı umuyoruz.