Köprü Anasayfa

Sıdk, Muhabbet, Kardeşlik ve Dayanışma Manifestosu: Hutbe-i Şamiye

"Yaz 2011" 115. Sayı

  • Sıdk, Muhabbet, Kardeşlik ve Dayanışma Manifestosu: Hutbe-i Şamiye

    Editör

    Hutbe-i Şamiye; Batı karşısında zayıflayıp gerileyen, “ümitsizlik” halleri sergileyerek aczini izhar eden İslam toplumlarının yeniden ayağa kalkabilme imkanını arayan ve bunun yollarını gösteren bir yol haritası özelliğine sahiptir. İslam medeniyetini yeniden ihya sürecinde bir manifesto olarak da niteleyebileceğimiz bu eseri Müslümanların gündemine taşımak amacıyla Risale-i Nur Enstitüsü tarafından geçtiğimiz Mart ayında Şam’da gerçekleştirilen “Said Nursi’nin İslam Dünyası Tasavvuru: Hutbe-i Şamiye” konulu kongrenin metinlerine bir önceki sayımızda yer vermiştik. Bu sayımızda da Hutbe-i Şamiye’deki fikirleri tartışmaya devam ediyoruz.

    İslam dünyasının temel problemlerine ve çözüm yollarına dikkat çeken Hutbe-i Şamiye, İslam toplumlarının içinde bulunduğu içler acısı durumu birçok yönüyle analiz etmekte ve gerileme sebebi olarak kabul edilen hastalıkları teşhis ederek tedavi yollarını göstermektedir.

    İslam dünyasının Batı karşısında zayıflaması ve gerilemesini yorumlayan ve bu yolda tedbirler almaya çalışan düşünürlerden ayrılarak klasik yaklaşımların dışına çıkan Said Nursi, modernist baskılardan sıyrılarak düşüncesini temellendirir. Nursi, öncelikle Müslümanları orta çağ karanlıklarında bırakan hastalıkların özüne iner ve sonrasında Kur’an eczanesinden faydalanarak tedavi yollarını gösterir. Bu tedavi metodu, İslam toplumlarından başlayarak tüm insanlığı saracak küresel bir barışın ipuçlarını da sunmaktadır.

    Bir önceki sayımızda Hutbe-i Şamiye’de zikredilen ümitsizlik, sıdkın ölmesi, adavete muhabbet, ehl-i imanı birbirine bağlayan nurani rabıtaları bilmemek, istibdat, ferdiyetçilik hastalıklarını tartışan yazarlarımız, bu sayıda da İslam toplumlarını terakki ettirecek ve küresel barışa katkı sağlayacak fikirleri, ağırlıklı olarak sıdk, sevgi ve kardeşlik kavramları etrafında tartışmaya devam ediyorlar. Bu yönüyle Hutbe-i Şamiye’nin sıdk, muhabbet, kardeşlik ve dayanışma manifestosu olma özelliği ön plana çıkıyor.

    ***

    Bünyamin Duran, küresel barışa ulaşabilmek için evrensel sevginin önemini Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerinden yola çıkarak temellendirilmeye çalışırken, aynı bağlamda Atilla Yargıcı da insan sevgisinin toplumsal hastalıkların reçetesi olduğu tezini işliyor ve bu tezini Risale-i Nur perspektifinden değerlendiriyor. Benzer bir yaklaşımla sevginin yalnız İslam âleminin değil, bütün insanlığın problemlerini çözebilecek en etkili formül olduğunu ifade eden Sebahattin Yaşar, Said Nursi’nin sosyal hastalıklar karşısında kişinin kendi iç dünyasından başlayan bir sosyal tedavi metodu önerdiğini örnekleriyle aktarıyor. Daha derin bir analizle modern varlık algısına eleştirel bir yaklaşım getiren Hakan Yalman doğru bir varlık izahının içinde nur-u Muhammedi (a.s.m.) hakikatinin yer alması gerektiğini vurguluyor ve varlığa bütüncül ontolojik yaklaşımla eşyanın hakikatinin “muhabbet” olduğunu gözler önüne seriyor.

    Hutbe-i Şamiye’de vurgulanan temel kavramlardan biri olan kardeşliği irdeleyen Cüneyt Gökçe, İslam kardeşliğinin bütünüyle akide temeline dayanan, gönülleri iman bağıyla sağlam bir şekilde birbirine bağlayan, takva esasından kaynaklanan bir kardeşlik bağı olduğunu vurguladıktan sonra İslam kardeşliğinin temel unsurlarını aktarıyor. İman kardeşliğinde görülen zafiyeti aşma yolları üzerinde duran Musa Kazım Yılmaz da ittifak ve ihlâs kavramlarına dikkat çekiyor. Geniş bir bakış açısıyla sıdk kavramını elen alan Mustafa Said İşeri; hak, adalet, fazilet, muavenet, hüda ve uhuvvet esaslarına dayanan Kur’an medeniyetinin ruhunu “sıdk”ın oluşturduğuna dikkat çekiyor. Yazarımız, çalışmasında Kur’an medeniyetinin ihyası yolunda sıdk hakikatini inceliyor ve Risale-i Nur’un sıddîk talebelerinin özelliklerini gözler önüne seriyor.

    Nimet Demir’in çalışması Hutbe-i Şamiye’de altıncı hastalık olarak zikredilen “menfaat-ı şahsiyesine himmeti hasretmek” hastalığından yola çıkarak “ferdiyet, meşveret ve hamiyet” ilişkisini ele alıyor. Mustafa Akça’nın ortaya koyduğu kapsamlı çalışma ise Said Nursî’nin Hutbe-i Şamiye’nin içeriğinde ortaya koyduğu tezlerden ikisini ele alıyor. Birincisinde; Bediüzzaman’ın Müslümanların “terakki” noktasında mevcut modernist yapının ve bu yapıyı üreten Avrupa’nın psikolojik baskından kurtulma tezleri işleniyor. İkinci olarak da, Hutbe’nin içeriğinde bulunan altı hastalığa ilişkin açıklamalarda bulunuluyor.

    ***

    Bediüzzaman’ın yüz yıl öncesinden verdiği müjdelerin bir bir gerçekleşmeye başladığı bir zaman dilimi içindeyiz. Hutbe-i Şamiye’de ekilen “ümit” tohumlarının İslam âleminde yeşereceğine, sıdk, muhabbet, kardeşlik ikliminin bütün benlikleri saracağına, hak, adalet ve faziletle bezenmiş bir hürriyet anlayışının yaygınlaşacağına inancımız tamdır. Sizleri dergimizle baş başa bırakırken gelecek sayımızda “Münazarat” dosyası ile karşınızda olmayı ümit ediyoruz.