Köprü Anasayfa

Demokrat Anayasa Arayışları II

"Güz 2012" 120. Sayı

  • Meşrutiyet ve kanun-u esasî; hakikî adalet ve meşveret-i şer’iyeden ibarettir.”

    “The Constitutionalism and the constitution is consisting of factual justice and sharia advisory”

    Bediüzzaman Said Nursi

    Köprü • Sayı: 120 • Güz 2012 • ISSN: 1300-7785 • ss. 153-168

    Bediüzzaman’ın -hakikî ve samimî- Anayasa müdafaası

    Çok uzun süren mazlumâne, maceralı hayatıma dair gayet kısa maruzatta bulunacağım. Lütfen dinlemenizi ricâ ederim.”

    Mahkeme, Üstadın müdafaasını serbest ve rahatça yapmasına meydan verdi. Üstad da geniş ve ferahlı bir müdafaa yaptı.

    Muhterem hâkimler, yirmi sekiz sene emsalsiz ihanetlere, işkencelere, tarassud ve hapislere maruz kaldım. Bütün bu iftira ve isnadların esası birkaç noktaya dayanır:

    1. En birinci ithamları, beni rejim aleyhtarı olarak telâkki etmeleridir. Malûmdur ki, her hükümette muhalifler bulunur. Asayişe, emniyete dokunmamak şartıyla, hiç kimse vicdanıyla, kalbiyle kabul ettiği bir fikirden, bir metottan dolayı mes’ul olmaz. Bu hukukî bir mütearifedir.

    Dinînde çok mutaassıp ve cebbar bir hükûmet olan İngilizlerin yüz sene hâkimiyetleri altında bulunan yüz milyondan ziyade Müslümanlar, İngilizlerin küfür rejimlerini kabul etmeyip Kur’ân ile reddettikleri halde, İngiliz mahkemeleri şimdiye kadar onlara o cihetten ilişmedi.

    Burada ve bütün İslâm hükümetlerinde eskiden beri Yahudiler, Nasranîler tâbi oldukları memleketin dinîne, kudsî rejimine muhalif, zıt ve muteriz bulundukları halde, o hükümetler hiçbir zaman kanunlarla onlara o cihetten ilişmediler.

    Hazret-i Ömer, hilâfeti zamanında, âdi bir Hıristiyan ile mahkemede birlikte muhâkeme olundular. Hâlbuki o Hıristiyan İslâm hükümetinin mukaddes rejimlerine, dinlerine, kanunlara muhalif iken, mahkemede onun o hâli nazara alınmaması açıkça gösterir ki; adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirliğe kaymaz. Bu, din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir ki, komünist olmayan Şarkta, Garbda, bütün dünya adalet müesseselerinde cari ve hâkimdir.

    Ben de, din ve vicdan hürriyetinin bu ana umdesine güvenerek, yüzlerce âyât-ı Kur’âniyeye istinâden, medeniyetin bozuk kısmına, hürriyet perdesi altında yürüyen mutlak bir istibdâda, lâiklik maskesi altında dîne ve dindarlara karşı tatbik edilen en ağır bir baskıya muhâlefet etmiş isem, kanunlar haricine mi çıkmış oldum? Yoksa Anayasanın hakikî ve samimî müdafaasını mı yapmış bulundum? Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzluğa karşı muhalefet, hiç bir hükümette suç sayılmaz; bilakis, muhalefet meşru ve samimî bir muvazene-i adalet unsurudur.

    Yazının tamamını görüntülemek için lütfen tıklayınız!