Köprü Anasayfa

Demokratlık

"Kış 2014" 125. Sayı

  • Demokrasi-Demokrat-Siyaset İlişkisi

    Racism and Brotherhood in the Eyes of Bediuzzaman

    Ahmet Hamdi Aydın

    Prof. Dr. KSÜ, İktisadi ve İdari Bilimler Fak.

    Giriş

    Demokrasi ile demokrat kavramları arasında son derece yakın bir ilişkibulunmaktadır. Anlam itibariyle demokrat; demokratik olmak, demokrasidenyana olmak demektir. ‘Demokratlık’ da ‘demokrasi’nin kendisi demektir.Siyaset ise, demokratik ve hür bir toplumda ülkeyi yöneteceklerinbelirlenmesi sürecinde yapılan tüm çalışmaları ifade eder.

    Bu üçlü ilişkilendirme yapılırken, ‘demokrat’ ve ‘siyaset’ kavramlarındanönce ’demokrasi’nin anlaşılması gerekir. Yani öncelikle demokrasinin ne olduğu,neleri kapsadığı ve nasıl geliştiği, ne tür demokrasi modellerinin olduğu,demokrasinin topluma ne gibi değerler kazandırdığı ve bu çerçevededemokrasi ile cumhuriyet arasında nasıl bir ilişkinin olduğu gibi konularınnetleşmesi gerekir. Bu çalışmada ilk olarak bu konular ele alınacaktır.

    Demokrasi çeşitli yönleriyle anlatıldıktan sonra ‘demokrat’ın kim olduğu,‘ahrar’ olmanın ne anlama geldiği ve ‘demokrat’ ile ‘hürriyet’ arasındanasıl bir ilişkinin olduğuna dair soruları cevaplamak daha kolay olacaktır.Çalışmanın ikinci bölümünde bu sorulara cevap aranacaktır.

    Bediüzzaman Said Nursî ve müellifi olduğu Risale-i Nur’da demokratve demokratlık ile ilgili çok özgün çözümlemeler vardır. Çalışmanın sonbölümünde de Bediüzzaman’a göre demokratın anlamı, önemi ve vasıflarıanlatılacak ve özellikle siyaset ve siyasetçi bağlamında demokratların rolüve konumu ele alınacaktır.

    I. DEMOKRASİ

    1. Demokrasinin Anlamı ve Mahiyeti

    Demokrasi, tüm vatandaşların, devletin yönetim sistemini ve hizmetpolitikasını şekillendirmede eşit haklara sahip olduğu bir siyasal sistemdir.Kavramın orijinali Yunanca halk veya zümre anlamına gelen ‘dimos’ veyönetim veya iktidar anlamına gelen ‘kratia’ kelimelerinin birleşmesindenoluşan ‘dimokratia’dır. Dolayısıyla tam olarak karşılamasa da kısaca ‘halkınyönetimi’ anlamına gelmektedir.

    Demokrasinin ana yurdu olan Eski Yunan’daki filozoflar Aristo ve Eflatundemokrasiyi eleştirmiş, o zamanlarda halk içinde ‘ayak takımınınyönetimi’ gibi aşağılayıcı kavramlar kullanılmıştır. J. J. Rousseau da belkikatılımcı demokrasiye değil ama temsili demokrasiye, eşitsizliğe ve hürriyetlerinyitirilmesine yol açtığı, dolayısıyla köleleşmenin bir aşaması olarakgördüğü için karşı çıkmıştır. Fakat demokrasi diğer siyasal sistemlerarasından sıyrılarak günümüzde en yaygın olarak kullanılan sistemi halinegelmiştir (Bağçe, 2007: 12).

    ‘Demokrasinin araçları’ olarak kabul edilen bazı kurumlar vardır. Bunlardemokrasinin olduğunu gösteren, olmazsa olmaz kurumlardır. Bunlar, Parlamento,siyasi partiler, Anayasa, sivil toplum örgütleri ve kolluk kuvvetleridir.Bu kurumların gelişme düzeyi ve sayısı demokrasinin olup olmadığınıve ne kadar var olduğunu gösterir (http://demokrasi.nedir.com).

    2. Demokrasinin tarihçesi

    Tarihsel olarak demokrasi antik çağdan beri ilgi görmektedir. Demokrasiilk olarak eski Yunanistan’da, şehir-devletlerinde uygulandı. Doğrudandemokrasiye çok yakın olan bu sistem Atina Demokrasisi olarak da anılır.Teoride bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahiptifakat o günün şartlarına göre kadınlar, köleler ve o şehir-devletindedoğmamış olanlar bu haklara sahip değillerdi.

    Roma İmparatorluğu döneminde uygulanan devlet sistemi, temsili demokrasiyeyakın bir nitelik taşımaktaydı. Demokratik haklar genellikle sosyalsınıf ayrımına göre şekillenirdi ve iktidar elitlerin elindeydi. Bununlaberaber, Eski Hindistan’da bazı bölgelerde uygulanan sistemler de temsilidemokrasiye benzetilir. Roma İmparatorluğunda, kast sisteminden dolayıiktidarın varlıklı ve asil bir azınlığın elinde olduğu söylenebilir.

    Orta çağda demokrasinin gelişme süreci içindeki en büyük olayİngiltere’de Kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan MagnaCarta Libertatum’un (Büyük sözleşme) ilan edilmesidir. Bu belge doğrultusundailk seçimler 1265 yılında yapılmıştır. Fakat bu seçimlere, yapılankısıtlamalar sebebiyle halkın çok az bir bölümü katılabilmiştir.

    Birçok ülkede devlet yönetiminde zaman zaman demokrasiye benzeruygulamalar görülmüştür. Örneğin İtalyan şehir devletlerinde, İskandinavülkelerinde, İrlanda’da ve değişik ülkelerde bulunan küçük otonom bölgelerdedemokrasinin prensiplerinden seçim yapılması, meclis oluşturulmasıgibi uygulamalar oluyordu. Fakat hepsinde demokrasiye katılım erkek olmakve belli miktarda vergi vermek gibi standartlarla kısıtlanıyordu.

    Orta Çağ yönetimlerinden çıkmaya çalışan Avrupalılar, 18. ve 19. yüzyıldademokrasiyi daha çok kendilerini hükümetin zorbalıklarından korumanınbir yolu olarak görmekteydiler. Dolayısıyla bu yüzyıllarda demokrasi,Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve Fransız İnsan ve Vatandaş HaklarıBildirisi ile hızlıca yükselen bir değer haline gelmiştir.

    1789 Fransız Devrimi’nde ise bir Anayasa hazırlanarak iktidar halkınseçeceği bir parlamento ile Kral arasında paylaştırıldı Ulusal KonvansiyonHükümeti genel oy ve iki dereceli bir seçimle iş başına geldi. Fakat ilerleyenyıllarda Napolyon’un başa geçmesiyle demokrasiden oldukça uzaklaşıldı.

    20. yüzyılda demokrasi hızlı bir değişme ve gelişme göstermiştir. Yüzyılınbaşlarında, I. Dünya Savaşı’nın sonunda Avusturya-Macaristan veOsmanlı İmparatorluklarının yıkılmasıyla birçok yeni devlet ortaya çıktıve bu yeni ülkelerin devlet yönetimi genellikle, o döneme göre, demokratiksayılabilecek yöntemlere sahipti.

    II. Dünya Savaşı’ndan sonra sömürgecilik anlayışı son buldu ve tekrarbirçok bağımsız ülke ortaya çıktı. Demokratikleşme hareketleri BatıAvrupa’da yoğunlaştı. Almanya ve Japonya’da diktatörlükler son buldu, silahlanmapolitikası yerine, II. Dünya Savaşı sonunda imzalanan anlaşmalarında etkisiyle, refah devleti olma amacını güttüler.

    20. yüzyıldaki en büyük çekişmelerden biri de demokratik olmayanSovyet Bloğu ülkeleriyle Batı demokrasileri arasında gerçekleşen SoğukSavaş’tı. Komünizmi yaymaya çalışan Sovyet Rusya ile diğer demokrasiçeşitleri arasından sıyrılmış liberal demokrasiyi yaymaya çalışan ABD liderliğindekiBatı gurubu arasındaki çekişme 1989 yılında son bulmuştur.Liberal demokrasinin, diğer çeşitleri arasından sıyrılmasının sihirli yanı,çoğulculuğa ve çeşitliliğe dayanmasıdır. Zira çoğulculuk olmadan demokrasininolması zordur (Köker, 1992).

    3. Demokrasi Modelleri

    Demokrasi tarihinde görülen ve uygulanan demokrasi türleri veya modellerioldukça çeşitlidir. Bunlar kısaca dört grup halinde toplanabilir: Klasikdemokrasi, muhafazakar demokrasi, sosyal demokrasi, liberal demokrasi.Bu demokrasi türleri aşağıda kısaca anlatılacaktır (http://demokrasi.nedir.com).

    a) Klasik demokrasi

    Klasik demokrasi, eski Yunan şehir-devletlerine dayanır. En iyi uygulayıcısıve o dönemde en güçlü şehir olan Atina’dan dolayı Atina demokrasisiolarak da adlandırılır. Belli başlı tüm kararlar, bütün vatandaşların üyeolduğu Yasama Meclisi (Ecclesia) tarafından alınıyordu. Bu Meclis senedeen az kırk defa toplanıyordu. Atina demokrasisinin özelliği vatandaşlarınınsiyasi sorumluluklara geniş çapta katılma isteğinin bulunmasıydı.

    Günümüzde İsviçre’nin küçük kantonlarında halk meclisleriyle varlığınısürdürebilen klasik demokrasinin, daha büyük ülkelerde uygulanmasıteknik nedenlerden ötürü tercih edilmez.

    b) Muhafazakar demokrasi

    Muhafazakar demokrasi, sınırlı ve dolaylı bir demokrasi modeli sunar.Pratikte, yönetilenlerin rızası düzenli ve rekabetçi seçimlerle sağlanır. Siyasieşitlik böylelikle eşit oy hakkını ifade eden teknik bir kavrama dönüşür. Dahası,oy hakkı gerçek bir demokrasi için yeterli değildir. Buna göre bireyselözgürlükleri korumak için yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrılığınadayalı bir sistemin varlığı gerekir.

    c) Sosyal demokrasi

    Sosyal demokrasi kavramı, komünist rejimlerde gelişmiş demokrasi çeşitlerinikapsamaktadır. Bunlar arasında bazı farklar bulunmasına rağmenliberal demokrasi ile kesin olarak karşıt bir çizgidedir. Genel olarak siyasieşitliğin yanında sosyal demokrasi ile ekonomik eşitliğin de sağlanması gerekliliğinisavunmuşlardır.

    Sosyal demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet, dayanışma temellerineoturur. Sosyal demokrasi olgusu, 19. yüzyılın ikinci yarısından beri emekçisınıfların yürüttüğü sosyal ve siyasal mücadeleler ile egemen sınıfların verdikleritavizler sonunda varılan uzlaşmanın bir ürünüdür.

    Sosyal Demokrasi hareketinin önceleri Lenin gibi devrimci sosyalistleri,yani komünistleri de kapsayacak kadar geniş bir yelpaze oluşturur. Devrimcisosyalistler, sosyal demokrasiyi kapitalizmle işbirliği yapmakla suçlar,buna ‘reformizm’ adını verirler. ‘Reformist’, sol ideoloji taraftarları arasındaaşağılayıcı bir tanımdır.

    d) Liberal demokrasi

    Demokraside önceliğin özgürlüğe mi yoksa eşitliğe mi verilmesi gerektiğitarih boyunca tartışılmış ve tarih, bu ikisini bir arada tutacak sistem teorisiniüretme çabalarıyla sıklıkla karşılaşmıştır. Liberal demokrasi sistemide bunlardan biridir.

    Basit olarak liberal demokrasinin, iktidarı halkın belirlediği ancak buiktidarın bireysel özgürlüklerle sınırlandığı bir siyasal sistem olduğu söylenebilir.

    Liberal demokrasi, toplumca kabul gören her türlü siyasi görüşün birçatı altında uzlaşarak genel anlamda halkın çıkarları için gereken her türlüyönde esneyebilen bir yönetim politikası modelidir. Liberal demokrasinintüm dünyada görülen ortak uygulamalarına göre, temel nitelikleri şöyle sıralanabilir:

    Demokrasinin temsili ve dolaylı bir biçimidir.

    Liberal demokrasi rekabete dayanan seçimlerle sürdürülür.

    Liberal demokraside, devlet ile ilgili sivil toplum arasında açık bir ayrımvardır.

    Günümüzde en gelişmiş liberal demokrat yapı Avrupa Birliği’dir.

    Ayrıca bu üç eğilimde demokratik toplumun ve onun siyasal rejimininayrılmaz parçalarıdır. Diğer bir ifade ile demokratik çoğulcu rejimin yönetimbiçimini sürdüren farklı pencereler ya da perspektiflerdir.

    Ancak bu farklılık, rejimin temel ilkelerinde ayrılığı, ayrışmayı ve karşıtlığı içermez. Sadece devlet denilen en üst toplumsal kurumu ya da teşkilatıyürütmede demokratik toplum gereği demokratik siyasal rejimin nüanslarını,yelpazelerini ya da uygulamalarını ifade eder. Çünkü, asıl olan demokratiktoplumun değerleridir.

    4. Demokratik Toplumun Değerleri

    Demokratik toplumun değerleri kısaca hürriyet, eşitlik ve adalet olaraközetlenebilir. Bu kavramlar açılarak ve geniş anlamda değerlendirilerek demokratiktoplumun değerleri şöyle sayılabilir (http://www.ushistory.org):

    Anayasa teminatında hukukun üstünlüğünün olması.

    Devletin temel erkleri olan yasama, yargı ve yürütmenin birbirine karşıbağımsızlığı veya ayrılığının olması.

    Devleti yönetecek olanların seçimle gelmesi ve seçimle gitmesi.

    Yasama erkinin gücünü ‘milli iradeden’ yani yaşayan halktan (cumhurdan)alması.

    Eşitliğin hakim olması, yani hiçbir kişi veya zümreye ayrıcalık tanınmaması.

    Herkesin temel hak ve hürriyetlerinin korunması ve gözetilmesi.

    5. Demokrasi-Cumhuriyet İlişkisi

    Demokrasi, cumhuriyetin özüdür. Cumhuriyet, kaynağını tamamenmilli iradeden alan rejimin adıdır. Yani cumhura (halka) ait olan, onun iradesiile biçimlenen rejimin adıdır.

    Diğer bir ifade ile devleti kuran da cumhurdur, devleti yönetenleri belirleyende cumhurdur. Bu anlamda cumhuriyet ile demokrasi arasında birçelişmeden çok birlikte var oluşlarından söz edilebilir.

    Cumhuriyet olmadan demokrasi olmaz; ama demokrasi olmadan –anayasalkuruluşlara – dayanan cumhuriyet olabilir. Ancak, böyle bir cumhuriyettemel hak ve özgürlükler ile ekonomik ve sosyal hakları yeterince cumhuraveremez, bunun için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeleri yapamaz.

    Kısaca, en iyi cumhuriyet, demokratik cumhuriyettir. Yani iktidarın babadanoğula geçmemesi, asıl güç kaynağı olan cumhurun iradesi ile iktidarındeğişmesi ve belirlenmesi halinde cumhuriyet demokratik olur. Demokratikolmayan bir cumhuriyette halk değil, bürokrasi ve elinde silah tutanlaregemen olacaktır (Dağı, http://www.zaman.com.tr).

    Demokrasinin olmazsa olmaz kuralları olarak şunlar belirtilebilir: Seçilmişolan iktidar öncelikle yasalara bağlı olmak zorundadır. Cumhur karşısındataraflı davranamaz. ‘Biz’ ve ‘onlar’ gibi karşıtlıkları çağrıştıran dini, etnik,ideolojik, bölgesel ya da ahbap çavuş ilişkilerini öne çıkararak toplumdaayrıcalıklar oluşturamaz.

    Demokraside remel olan birey ve birey hakları, yasa önünde eşitlik yada vatandaş kimliği önemlidir. Farklı düşünce, inanç ve çıkar gruplarınabirbirlerini ezdirmeden, bütün ideoloji, inanç ve düşünce gruplarına aynımesafede olmak, demokratik cumhuriyette mümkündür.

    Bu demokratik çoğulcu toplum yapısının gereğidir; Zira demokratiktoplum birbirinden çok farklı inanç, değer, ideoloji, düşünce ve çıkargruplarından oluşmuş heterojen bir yapı arz eder. Yani çoğunluğun her şeyiyapmaya, ya da tahakküm etmeye hak ve yetkisi yoktur. Bu düşünce uygartoplumlarda haklı görülmez, ancak hala modernleşmemiş feodal toplumsal yapılarda haklı ve meşru görülebilir (http://wikipedia.org).

    II. DEMOKRAT

    1. Demokrat Olmak

    Bir kavram olarak ‘demokrat olmak’, ‘demokrasiden yana olmak’ demektir.Liberal demokrasi, sosyal demokrasi ve muhafazakâr demokrasi olarakaçıklanan siyasal eğilimlerin ortak noktası, üçünün de ‘demokrat’ olmasıdır.Zaten ‘demokratlık’, kelime anlamıyla ‘demokrasi’ demektir.

    Demokrat kavramı Türkiye’de çok fazla kullanılan ve sağcısıyla solcusuylaherkes tarafından sahiplenilmeye çalışılan ve ilginç bir şekilde hersiyasi görüşün, söylemin ve uygulamanın anlatılmasında kullanılabilen birkavramdır. Mesela, bu durumu anlatmak için ‘Yıldırım Mahallesi DemokratGençleri’, ‘Kendinden Kurmalı Demokratik Solcular’, ‘Demokratik İslamiPaskalya Bayramı Sevenler Kulübü’ vs. gibi ifadelere rastlamak mümkündür(http://wikipedia.org).

    Her şeye rağmen, insanın siyasal görüşü ne olursa olsun, demokrat olmasıönemlidir. Yani, demokrat bir kişinin öncelikle demokrasinin oyunkurallarını, hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını ve yansızlığını,muhalefetin eleştirisini kabul etmesi gerekir. Demokrat olamayan, tarafsızolamaz. Ancak demokrat olanlar, başkalarının da haklı olabileceklerini kabulederler, eleştiriyi demokratlığın bir gereği sayar. Ancak demokrat olmakda o kadar kolay değildir. Demokratlık, bakış açısına göre her kesin demokratolmasından, hiç kimsenin demokrat olmamasına kadar esneyebilecekbir kavramdır (Yağcı, 2011).

    Örneğin, insanlar eşit hak ve özgürlüklere sahip olmaları için genelanlamda aynı şartlar içinde büyür, aynı şartlarda kazanır. Dolayısıyla insanlarınşehirli ve köylü, okumuş ve okumamış gibi ayrımlar ve sıfatlarladeğerlendirilmemeleri gerekir. Fakat mutlak eşitliğin sağlanması mümkünolmadığı için demokrat olmak, demokrat insanlar bulmak kolay değildir.Örneğin kendisini ‘demokrat’ olarak ifade eden bir kişi de bir etkileşimolduğunda, bir karşıt görüş sunulduğunda veya kendisinden bir şey istendiğinderahatlıkla başkasına hak tanımama ve onun özgürlüğünü kısıtlamayoluna gidebilir.

    2. Demokrat-Hürriyet ilişkisi

    Demokraside olduğu gibi demokrat kelimesi de ‘cumhuriyet’ ile ilişkilidirve ‘hürriyeti’ kendisine referans alır. Yani demokratlığın en önemliözelliği hürriyetçi olmaktır. Hürriyet, kısaca bağımsızlık demektir. Hiçbirbaskının bulunmadığını ifade eder (http://wikipedia.org).

    Demokrat bir bireyin en önemli özellikleri, sahip olmak istediği hak vehürriyetin karşısındaki insanlara da aynı ölçüde sunulmasını istemek, bunaçabalamak ve bundan rahatsızlık duymamak olmalıdır. Demokrat olanlar,başkalarının da haklı olabileceklerini kabul ederler, eleştiriyi demokratlığınbir gereği sayarlar.

    Bu anlamda, kişi, kendisi olmalı, kendisi gibi davranmalı, yani başkasınınrolünü oynamamalıdır. Kişi kendisi gibi hareket ettiği zaman iradeli birşekilde davranabilir. Buna göre de, hürriyetle irade arasında bir ilişki vardır.Hürriyetle insani varlık ve iradenin mevcut olduğu fikri ortaya çıkar. Yanikişinin doğallığını gösterir. Bu bakış açısına göre, hürriyet kavramı, aynı zamandadeğerlerin varlığını, bu değerlere uygun davranışı ve gerçekliği içerir.

    Demokrat-hürriyet-cumhuriyet ilişkisi için şu önermelerde bulunulabilir:Demokrat hürriyetçidir. Hürriyetçi demokrattır. Demokrat cumhuriyetçidir.Cumhuriyetçi demokrattır.

    3. Ahrar Olmak

    Ahrar’, ‘hür” kelimesinin çoğuludur. Osmanlı döneminde hürriyetçilere‘ahrar’ deniliyordu. Bediüzzaman da Emirdağ Lahikası adlı eserinde demokratlığın,meşrutiyet zamanındaki ahrarlık olduğunu ifade eder. Ahrarlık,kısaca hürriyetçi olmak, hürriyet taraftarı olmak, hürriyeti herkes içinkabul etmektir.

    Ahrarlık, bir siyasal anlayış olarak, bireyin özgürlüğünü ve ekonomikgüçler arasında serbestçe yarışmayı, bireyler, sınıflar ve uluslar arasındakiekonomik ilişkilere devletin karışmamasını savunur. Bir dünya görüşü olarakise, herkese vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğü tanınmasının gerekliolduğunu savunur.

    Kısaca ahrarlar hürriyetçidir; dolayısıyla demokratlar hürriyetçidir, hürriyetçide demokrattır. Ayrıca demokrat cumhuriyetçidir, cumhuriyetçi dedemokrattır. Bediüzzaman Said Nursî de kendisini ‘demokrat ve dindar bircumhuriyetçi’ olarak tanımlamıştır.

    Risale-i Nur’a göre ahrarlık, İslam’ın yaşanmasına, din ve vicdan hürriyetidahil tüm hürriyetlerin yaşanmasına, İslamî hizmet ve ibadetlerin yapılmasınayardımcı olmak, en azından engel olmamaktır.

    III. BEDİÜZZAMAN’A GÖRE DEMOKRAT

    Bediüzzaman’a göre demokrasi; demokrat bile olsa şahısların hâkimiyetideğil, demokratik prensiplerin hâkimiyetidir. Zira önemli olan şahıs değilprensiplerdir. Buna göre, demokratik prensiplerin hâkim olmasıyla demokrasihâkim olur (Akgündüz, http://www.ahmetakgunduz.com).

    Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi Bediüzzaman Said Nursî, henüz demokratlıkve demokrasinin çoğu kimse tarafından bilinmediği ve tartışılmadığıOsmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in kuruluş aşamasındademokrasiyi savunmuş ve demokrat olduğunu ilân etmiştir.

    Bu dönemde birçok kimse demokratlığı, demokrasiyi ağzına almayakorkarken, Bediüzzaman korkmadan ve kendinden emin bir şekilde demokrasiyiizah etmekte ve yine bir çok kişinin İslam’a aykırı olarak gördüğü‘hürriyet, cumhuriyet ve meşrutiyet’ gibi kavramları müdafaa etmektedir.Emirdağ Lahikası adlı eserinde de Müslümanların aynı zamanda birerdemokrat olması ve cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkmaları gerektiğinisöylemiştir.

    1. Demokratların Vasıfları

    Bediüzzaman’ın, Emirdağ Lahikası adlı eserinin muhtelif yerlerindedemokrat olmanın ölçülerini ve demokratların vasıflarını görmek mümkündür.Bunlar şöyle özetlenebilir:

    Demokrat kişi, din ve vicdan hürriyetine taraftardır.

    Demokrat olmayanların yaptığı tahribatı tamire çalışır.

    Dinin topluma ve sosyal hayata bakan yönünü ihya etme konusundasamimidir.

    Komünistlik ve dinsizlik cereyanlarına karşı durur.

    İttihad-ı İslam cereyanına tabi olur ve alem-i İslam’ın yanında olur.

    Devleti ve memuriyeti millete hizmet olarak görür ve millete hizmetiesas alır.

    Risale-i Nurlara ve nur talebelerine taraftardır.

    Irkçılığa, dini siyasete alet etmeye karşı olur ve İslam kardeşliğini esasalır.

    Bediüzzaman bu vasıfları bulunan demokratlara ‘vatan, Kur’ân ve İslamiyetnamına’ destek olmuştur ve destek olunmasını tavsiye etmiştir.

    2. Demokratlar-Siyaset İlişkisi

    Siyaset, demokratik ve hürriyetçi bir toplumda ülkeyi yönetme hak veyetkisini kullanacakların belirlenmesi sürecini ilgilendiren çaba ve çalışmalarıifade eder. Demokrasilerde hemen her vatandaşın siyaset ile az ya daçok ilgisi vardır ve olmalıdır (Tekeli, 2011).

    Gerçekten en azından vatandaş olarak seçimden seçime oy kullanmasıgerekir. Zaman zaman dini siyasete karıştırmamak adına dindar insanlarınoy bile kullanmadığı görülür, fakat bu doğru bir yaklaşım değildir. Dindarvatandaşın da tüm vatandaşlar gibi ülkeyi yönetecek idarecilerin belirlenmesineilişkin seçime gidip vatandaşlık görevi icabı oy kullanarak demokratikbir sistemin tesisine katkı yapması gerekir.

    Bediüzzaman’ın din veya dindarlar ile siyaset konusundaki görüşleriniEmirdağ Lahikası başta olmak üzere Risale-i Nur’un muhtelif yerlerindegörmek mümkündür. Buna göre dinin ancak yüzde biri siyasetle ilgilidir, oda çoğunlukla idarecileri ilgilendirir. Ayrıca, siyaset ‘amaç değil’, ‘araç olmalıdır’.Bu görüşe göre, dindarın dindar adaya oy vermesi de şart değildir.Oy verilecek kişinin, yani siyasetçinin dindar olmasından ziyade demokratolması önemlidir. Bediüzzaman, siyasi hayattaki ölçünün dindarlık değil,demokratlık olduğunu ifade eder. Ortaya koyduğu vasıflara uyan demokratlarıda zikretmekten çekinmemiştir. Bunu yaparken hak ve hakikat namınahareket etmiş ve hakkın hatırını üstün tutmuştur.

    Bediüzzaman’ın siyaset yaklaşımı şahıs odaklı değil, fikir odaklıdır. Yaniönemli olan şahıs değil vasıftır, fikirdir, prensiptir. Zira şahısların hâkimiyetideğil, prensiplerin hâkimiyeti söz konusudur. Önemli olan kimin ve hangipartinin iktidar olacağı değil, ne yapacağı ve hangi ilkelere göre hareketedeceğidir.

    Sonuç olarak, demokrat insanın ayrıca dindar olması elbette çok iyidir,fakat her dindar demokrat olamaz. Dolayısıyla demokrat olmayan dindaraoy vermektense gerçek anlamda demokrat olana vermek daha doğru olur. Çünkü gerçek bir demokrat dindarlar dahil herkesin hak ve hukukunu gözetir.Ayrıca bu ölçü ve çerçevede olmak kaydıyla dindarların siyasete girmesinde de sakınca yoktur.

    Sonuç

    Demokrasi, toplumu oluşturan tüm bireylerin devletin yönetim sistemive politikasını belirlemede eşit hak ve yetkiye sahip olduğu siyasal sisteminadıdır. Siyaset de demokratik bir sistemin tesisi sürecinde görülen tüm çabave çalışmalardır. Bugünkü anlamıyla demokrasinin gelişimi uzun ve çetinbir süreçten geçmiştir. Demokrasinin geliştiği toplumlarda (demokratiktoplum) en önemli değerler, hukukun üstünlüğü, yasama-yargı-yürütmeerklerinin ayrılığı ve milletin hür iradesine dayalı seçimlerin olmasıdır. Demokrasininçeşitli modelleri vardır fakat demokratik toplumun en önemlideğerleri olan bu kurumlar en çok liberal demokrasilerde söz konusudur.

    Demokrasiden yana olan bireyler ‘demokrat’ olarak tanımlanır. Demokrasidenyana olan demokrat kişi, aynı zamanda demokratik cumhuriyettenve hürriyetten yanadır, fakat hak ve hürriyetlerin sadece kendisine değil tüminsanlara tanınmasını ister.

    Bediüzzaman’a göre demokratik prensiplerin hâkim olmasıyla demokrasi,yani demokratlık hâkim olur. Bu nedenle ülke yönetimine talip olansiyasetçinin şahsi özelliklerinden ziyade görüş ve yaklaşımının demokratolması önemlidir.

    Sonuç olarak, Bediüzzaman’ın dindarlar-siyaset ilişkisi ile ilgili görüşüışığında, demokrasi, demokrat ve siyaset kavramlarını bir cümlede şöyleilişkilendirmek mümkündür: Demokrasilerde siyasetçiler demokrat olmalıdır,demokratik bir toplumda dindar insanlar siyaset yapabilir ama demokratolmalıdırlar; fakat her siyasetçi ve demokrat dindar olacak diye bir şeyyoktur.

    Özet

    Bu çalışmanın amacı demokrasi, demokrat ve siyaset kavramları arasındaolduğu düşünülen ilişkiyi tartışmaktır. Bu amaçla çalışma başlıca üç bölümhalinde düzenlenmiştir. İlk bölümde demokrasinin anlamı, mahiyeti,tarihçesi ve modelleri anlatılacak, ayrıca demokratik toplumun değerleri vedemokrasi-cumhuriyet ilişkisi tartışılacaktır. İkinci olarak ‘demokrat’ ve ‘ahrar’olmanın ne anlama geldiği ile demokrat-hürriyet ilişkisi incelenecektir.Son bölümde ise, Bediüzzaman’a göre demokratın kim olduğu, demokratolmanın vasıflarının neler olduğu ve demokrat-siyaset ilişkisi anlatılacaktır.Çalışma, ‘demokrasilerde siyasetçiler demokrat olmalıdır’ şeklinde bir ilişkilendirme ile sonuçlanacaktır.

    Anahtar Kelimeler:

    Demokrasi, Demokrat, Bediüzzaman , siyaset

    Abstract

    This study aims to discuss the relationship between democracy, democratand politics. The study is divided into three parts, in order to achieve thisaim. It first all discusses the meaning, scope, history and models of democracy,the values of democratic society and the democracy-republic relationships.Secondly it explains the meaning of democrat and liberal as well asthe relationships between democrat and liberalizm. Finally, it deals with thecharacteristics of a democrat and the democrat-politics relationship, fromthe Bediüzzaman’s point of view. The study is concluded by associating thatin democrcies, politicians should be democrat.

    Key Words:

    Democracy, Democrat, Bediuzzaman, politics

    Kaynaklar

    Akgündüz, A. “Said Nursi, Cumhuriyet, Laiklik, Demokrasi ve Hukuk Devleti”, http://www.ahmetakgunduz.com.

    Bağce, E. (2007) “Siyaset ve Demokrasi Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme”, Ammeİdaresi Dergisi, Cilt. 40, Sayı. 4, 2007, ss-1-19.

    Dağı, İ, “Cumhuriyet: Demokrasi mi dikta mı?”, http://www.zaman.com.tr.

    Emirdağ Lahikası, (Bediüzzaman Said Nursi), İstanbul, Yeni Asya Neşriyat.

    http://demokrasi.nedir.com.

    http://www.ushistory.org.

    http://wikipedia.org.

    Köker, L. (1992) Demokrasi Üzerine Yazılar, Ankara, İmge Yayınları

    Tekeli, İ. (2011) Türkiye İçin Siyaset ve Demokrasi Yazıları, İstanbul, Tarih Vakfı YurtYayınları.

    Yağcı, N. (2011), “Kim Demokrat Kim Değil?”, Taraf, 22.01.2011.