Köprü Anasayfa

Demokratlık

"Kış 2014" 125. Sayı

  • Demokratlık

    Editör

    Demokrasiyle özdeşleştirilen demokratlık kavramı siyasal kültürümüzdeönemli bir yere ve çok yönlü olarak incelenmesi gereken bir çeşitliliğe vemuhtevaya sahiptir.

    En az yüz elli yıllık bir demokratikleşme sürecine sahip olan Türkiye’ninarzu edilen bir düzeyde demokrasiye neden sahip olamadığı sorusu, dikkatleri,demokrasinin öznesi ve besleyicisi olan demokratlık kavramına çevirmiştir.Bugünkü siyasi literatürde liberal, sosyal, muhafazakâr demokratgibi adlandırmalarla karşımıza çıkan demokratlık türlerinin demokrat ortakpaydasında buluşması meseleyi daha da ilgi çekici hale getirmektedir.Toplumun kendi kendisini daha özgür biçimde yönetmesi ve kamusal vebireysel hürriyetlerin sağlanması hususunda farklı yol haritaları çizen bu düşüncetarzlarının hangisinin ‘gerçek demokratlık’ olduğu merak edilmektedir.Demokratlığın esas itibariyle hangi ilkelere yaslanması gerektiği ve demokratinsanın veya demokratik toplumun hangi vasıflara sahip olduğu hususugünümüz siyasi tartışmalarının doğru zeminlere taşınması açısından farklıdemokratlık türlerinden yola çıkılarak da olsa tartışılmalıdır.

    Demokratlık, modern toplumların ve fertlerinin kendilerine yakıştırdıklarıbir elbise midir, yoksa tarihî seyri içerisinde farklı rejimler ve sistemleriçinde dahi rastlayabileceğimiz bir tavrı ve zihniyeti mi ifade etmektedir?Esasen ‘hakkın yanında olmak, hakkı teslim etmek; ideolojik, kurumsal veşahsî öncelikleri bir tarafa bırakıp hakka taraftar olmak’ şeklinde de özetleyebileceğimizve tarihin her döneminde rastlayabileceğimiz bir tavrı ve zihniyetiifade eden ideal demokratlık, günümüzün demokrasi ve demokratlıkanlayışlarını da sorgulamayı gerektirmektedir. Genel bir tarifle demokratlık;ötekileştirmeyen, farklılıkları zenginlik olarak algılayan, adil, hürriyetçi tavırve kuralları benimseyen, devlete, statükoya ya da belli bir zümreye yaslanmadanyüzünü bireye ve topluma dönen, adalet üreten bir hukuk sistemininsavunucusu olan, hukukun üstünlüğüne inanan bir duruşu ifade etmektedir.Bu durumda ötekileştiren, özgürlükleri kendi belirlediği alanlara hapseden,temel haklar bahsinde devletçi tavır takınan günümüzün liberal, sosyal vemuhafazakâr demokratlarının konjontürel zihniyet ve davranış biçimlerinide sorgulamak gerekecektir. Demokratlığı parçalı ve zaman zaman da sekülerhale getiren böylesi ikircikli durumlar, hak ve adalet merkezli yeni bir demokratlıktürü olarak ‘dindar demokrat’ kimliğini inceleme zorunluluğunuda beraberinde getirecektir.

    Demokratlıkla birlikte anılan demokrasinin, Mısır örneğinde de görüldüğügibi, Batılıların demokrasi bahsindeki ikiyüzlü tavırları nedeniyleanlamca yıpranması farklı tartışmaları da körüklemektedir. İslam ile demokrasiyibağdaştıramayan ve demokrasi ile yıldızları bir türlü barışmayankesimler için yeni bir tartışma alanı oluşturan bu durum İslam ile demokrasiarasındaki ilişkiyi tekrar sorgulatmakta, demokrat zihniyet ve yapıların vicdandandevlete uzanan yollarda nasıl hakim kılınacağı noktasındaki arayışlarıhızlandırmaktadır. Bu arayışların bir yönü de bir buçuk asırlık bir anayasalgeleneğe sahip olduğumuz halde insanı ve ona ait değerleri koruyan,önceleyen bir hukuk devletine geçemeyişimizin sebeplerine işaret etmekteve otoriter zihniyetler ve uygulamalar karşısında nasıl tavır takınılacağı vedemokratik kültürün nasıl yerleştirileceği ile ilgili ipuçlarına yönlendirmektedir.Sosyal meselelerimizin demokrat kimliğini öne çıkaran bu ipuçlarınınyardımıyla çözülmesi özlediğimiz bir demokratik yapının oluşması açısındanda önem kazanmaktadır.

    Tartışılması gereken bir diğer husus da demokratlık tartışmalarındaBediüzzaman’ın yerinin nasıl belirleneceğidir. Tarihî süreç içersinde temelhak ve hürriyetler bahsinde sürekli Ahrar’a (Hürriyetçilere) vurgu yapanBediüzzaman’ın ahrarların devamı olarak demokratları işaret etmesi yalnızcasiyasi bir yönelişin mi ifadesidir yoksa ahrarlık zihniyetinin temel vurgularıylamı ilgilidir sorusu günümüz siyasi tartışmalarına da ışık tutacak niteliktedir.Demokratlığı vicdan hürriyetini tesis etmek, hürriyetperverlik, milletehizmetkarlık, şeair-i İslamiyeye taraftar olma, İttihad-ı İslam siyasetini takipetme, Kuran ve İslamiyet aleyhindeki akımlar karşısında Risale-i Nur hakikatlerineve talebelerine yardımcı olma gibi hususlar etrafında dile getirenBediüzzaman Said Nursî’nin demokratlık tarifi Asr-ı Saadet’ten günümüzeuzanan bir çizgiyi anlamak açısından önem kazanmaktadır. Bu bağlamdatarih boyunca İslam toplumları içinde demokrat zihniyetin izlerini sürmek,asr-ı saadet çizgisinin günümüz demokrat tasvirlerine yansımalarını görmekaçısından dikkate değer okumalar olacaktır. Ayrıca bu okumalar Ahrar çizgisindenbaşlayıp Demokrat Parti’yle devam eden çizginin belirgin vasıflarınınanlaşılması, bu vasıfların Muhafazakar Demokrasi anlayışına yaslananAk Parti’nin ve demokrat söylemler etrafında şekillenen günümüz siyasalpartilerinin demokratlık açısından değerlendirilebilmesinin imkanlarını sunacaktır.Demokratik devletin öznesi durumunda olan demokrat kimliğininve onun birinci aşamadaki yansıması olan demokrasi kültürünün nasılyerleştirilebileceği de demokratik toplumların tartışma konuları arasındadır.Bu bağlamda ‘demokrat kimliği oluşturma yolları nelerdir’ sorusunun cevabıparti, sendika, dernek ve cemaat gibi sivil toplum yapılarının demokrasi kültürünü ne kadar benimsedikleriyle de ilgilidir. Bu sebeple demokrasi vedemokratlık kültürünü yerleştirme yolları da bu sayının tartışma konularıarasındadır.

    Köprü olarak bütün bunlardan hareketle 125. sayımızın konusunu “demokratlık”olarak belirledik ve konuyu “demokrasi, meşrutiyet, cumhuriyet,demokrat, demokratlık, demokrasi kültürü, liberal-sosyal-muhafazakar demokrat,dindar demokrat, Ahrarlar, dindarlık, din, siyaset, toplum, sivil toplum,cemaat, dernek, siyasal partiler, Demokrat Parti, anayasa, ordu, laiklik,yargı bağımsızlığı, ulus devlet, inançlar, ideolojiler, farklılıklar, devletin bekası,çoğulculuk, basın özgürlüğü, temel hak ve hürriyetler, öteki, muhalefet,ötekileştirme, hoş görü, uzlaşma, bir arada yaşama, hak, hukuk, adalet, vicdan…”gibi kavramlar etrafında incelemeyi planladık. Bu plan çerçevesindeRisale-i Nur Enstitüsü ile birlikte ‘Demokratlık’ konusunu bir masa çalışmasıylaİstanbul’da tartıştık. Masa çalışmasının sonuçlarını da 29 Aralık 2013günü düzenlediğimiz bir panelle kamuoyuna duyurduk. Bu sayımızda hemmasa çalışması sonuçlarına hem de panel metnine yer veriyoruz.

    Bu sayımızda cevap bulmasını istediğimiz sorular kısaca şöyleydi:

    Demokratlık nedir? Demokrat kimliğin temel vasıfları nelerdir?

    Demokratik toplumun değerleri nelerdir? Demokratlık yalnızca kendiniyönetme hakkına sahip olmak mı demektir? Cumhuriyet ile demokrasi vedemokratlık arasında nasıl bir ilişki söz konusudur?

    Demokrasi, demokrat, demokratlık kavramlarının siyaset ve devletle ilişkisinedir? Siyaset-toplum, devlet-siyaset ve devlet-toplum ilişkilerinin “demokratikşema”sı nasıl çizilebilir?

    Demokrasi ve demokratlık açısından hukukun üstünlüğü kavramınınönemi nedir? Hukuk zeminlerinin güçlünün imha aracı haline gelmemesiiçin yapılması gerekenler nelerdir? Bu noktada demokrat kimliğinin öneminedir?

    Liberal, sosyal, muhafazakar gibi demokratlık türlerinin temel farklılıklarınelerdir? Farklı demokrat türleri bir karşıtlığın mı ifade etmektedir yoksadevletle ilgili uygulamalarda bir rejimin arayışlarını mı seslendirmektedir?

    Said Nursî’nin zihin dünyasında demokratlık nedir, demokrat kimdir?Said Nursî Ahrar ve Demokrat kavramları arasında nasıl bir ilgi kurmuştur?Risale-i Nur’a göre Ahrarlık nedir? Bediüzzaman’ın hayatında demokratlığınizleri nasıl sürülebilir? Bediüzzaman ve Demokrat parti arasındakiilişkiyi nasıl yorumlamak gerekir? Bu hususta ehvenüşşer kavramının öneminedir? Bu yorumlayış biçimini günümüz siyasi konjonktürüne nasıl taşıyabiliriz?

    Köprü olarak 125. sayımızda okuyucumuzla ‘Hakemli Dergi’ statüsüylebuluşmanın haklı gururunu sizlerle paylaşırken gelecek sayıda “Said Nursî’yeGöre Toplumsal Hareketler ve Bir arada Yaşama” konulu 9. Risale-i NurKongresi metinleri ile karşınızda olmayı ümit ediyoruz.