Köprü Anasayfa

Eylül-Aralık 2019

"Köprü" 144. Sayı

  • Editörden

    Editorial

    Mehmet Kaplan

    Sosyolog, Risale-i Nur Enstitüsü

    Köprü’nün 144. sayısında çağın ve insanların günümüz meselelerine imanî ve İslamî bir bakışla çözümler sunan aynı zamanda geleceğe ışık tutan birbirinden değerli çalışmalar ile huzurunuzdayız. Dergimizde sekiz makale ve Risale-i Nur’dan “uhuvvet” hakkında seçme metinlerin yer aldığı toplam dokuz çalışma bulunmaktadır.

    İlk makalemiz Taha Çağlaroğlu tarafından kaleme alınan “Sanat ve Vicdan”dır. Makalede öncelikle vicdanın üç boyutuna dikkat çekilmekte ve bunların, Allah’ı araması, insanın sonsuzluk arayışındaki işlevi, vicdan sorgulaması ve azabı olduğu ifade edilmektedir. Daha sonra birçok sanatçının, ortaya koyduğu sanat eserleriyle bu arayış ve sorgulamayı tezahür ettirdikleri açıklanmakta ve örnekleri verilmektedir. Sanatın, vicdanın bir arayışı ve sorgulaması olarak karşımıza çıktığı mesajı verilmektedir.

    Bilal Sambur, “Bir Manevi Varoluş Dönemi: Kastamonu Lahikası” isimli makalesiyle yer almaktadır. Said Nursi’nin tek parti döneminin baskılarına maruz kaldığı, hayatının mahkemelerde ve sürgünlerde geçtiği ifade edilmektedir. Bunun sebebinin ise onun fikirlerinin ölüme terk edilmesi olduğu nazara verilmektedir. Sürgüne gönderildiği illerde talebeleriyle yapmış olduğu mektuplaşmalar Risale-i Nur külliyatına dâhil edilmiştir. Makalede, Anadolu’da örgütlenen Risale-i Nur hareketinin zihniyetini, ilişkilerini ve gayretlerini anlatan önemli bir tarihî belge olan Kastamonu Lahikası incelenmiştir.

    İlhan Özgök ise “Michael J. Sandel ve Said Nursi’de Faydacılık Eleştirisi” isimli makalesiyle yer almaktadır. Toplum hayatında düzen ve gelişmenin sağlanabilmesi için en önemli şartlardan birinin adalet olduğu nazara verilmekte ve adaletin ne olduğu ve nasıl sağlanacağı üzerine tartışmalar insanlık tarihi kadar eski olduğu ve kutsal metinlerde de önemli bir yer tuttuğu ifade edilmektedir. Çalışmada Batılı düşünürlerin faydacılık ve hazcılık gibi seküler, materyalist görüşlerine karşılık İslamî anlayış Said Nursi’nin değerlendirmeleri üzerinden aktarılmaktadır.

    Mahmut Kaplan, “Nâbî’nin Azliyye’si Üzerine Düşünceler” isimli makalesinde, Klasik Türk edebiyatında hikemî şiirin en önemli temsilcisi olarak kabul edilen Nâbînin, Azliyye diye ünlenen kasidesini şerh etmektedir. Kasidede Nâbî’nin kendi isteğiyle, Müsahip Mustafa Paşa’nın kethüdalığı görevinden ayrılıp emekli olduktan sonra yaşadığı hayal kırıklıklarını anlatmaktadır. Kaside üzerinden her dönemdeki insan ilişkilerine ışık tutacak psikolojik ve sosyolojik dersler çıkarılmaktadır.

    Mehmet Abidin Kartal, “Doğruluğun Ekonomik Hayattaki Ölçüsü: Helal Kazanç, Helal Lokma” isimli makalesinde, günümüzde tüketimin özendirilmesi, yapay ihtiyaçlar oluşturulması, tükettikçe değer kazanıldığı ve mutlu olunacağı düşüncesinin yaygınlaştırılmasıyla günümüz toplumlarının tüketim toplumuna dönüştürüldüğü ifade ederek, bu durumun helal kazanç, helal lokma konusunda da farklı meseleleri beraberinde getirdiği üzerinde durmaktadır.

    Nail Yılmaz, “Yirmi Dokuzuncu Söz Bağlamında Ruh Nedir veya Ne Değildir?” isimli makalesinde, ruh ve ruhaniyet ile ilgili genel bir çerçeve çizmekte ve ruhun tarifini yapmaktadır. Ruhun mahiyeti ve hakikati ile bir kısım özellikleri üzerinde durularak ruh bahsinin diğer iman hakikatleri, esasları ve akideleriyle irtibatlarının tespiti ortaya konmaktadır. Ruh ve ruhaniyet bahsinin ehl-i sünnet akidesine uygun anlaşıldığında itikadî ve amelî hayatımıza neler kazandırdığı, yanlış ve eksik anlaşıldığı zaman ise istikametten ayrılarak ifrat ve tefrit savrulmaları üzerinde durulmaktadır.

    Vehbi Kara “Cuma Hutbesinin Arapça Okunmasının Hikmetleri” makalesinde Cuma hutbesinin nazarî ve siyasî veya İslam’ın detay konularının okunduğu bir makam olmayıp ihtar ve ikaz yeri olduğu için tafsil ve izaha çok fazla ihtiyaç olmadığına dikkat çekilmektedir. Hutbenin en etkili yolunun, ayet ve hadislerin orijinal şekli ile yani Arapça zikredilmesi olduğu ifade edilmekte, hutbelerin Arapça okunduğu takdirde daha etkili olacağı üzerinde durulmaktadır.

    Son olarak Nihat Derindere’nin “İttihad-ı İslam” isimli seminerinden oluşturulan notlar ile “Risale-i Nur’da Uhuvvet” muhtevalı hazırladığımız derleme yer almaktadır.

    Sizi yazılarla baş başa bırakırken bir sonraki sayımızda görüşmek üzere inşaallah.

    Kasım 2019


    We are in the presence of you with valuable articles which offer solutions to the current issues of humanity from a faithful and Islamic perspective, while shedding light on the future in the number 144 of Köprü/Bridge journal. There are eight articles and a total of nine works which contain selected passages from Risale-i Nur about “brotherhood” in our journal.

    Our initial article is “Art and Conscience” written by Taha Çağlaroğlu. The article draws attention to the three dimensions of conscience at first and it is stated that these are the search for Allah, the function of human in search of eternity, the question of conscience and the punishment. Afterwards, it is explained that many artists have manifested this quest and inquiry with the works of art they put forward and the examples are given. It is given as a message that art appears as a quest and inquiry of conscience.

    Bilal Sambur takes part with the article titled “A Period of Spiritual Existence: Kastamonu Appendix”. It is stated that Said Nursi was exposed to the pressures of one party period and that his life was spent in the courts and in exiles. It is shown that the reason for this is that his ideas were left dead. His correspondence with his students in the provinces he was sent to exile has been included in Risale-i Nur. In this article, Kastamonu Appendix, which is an important historical document describing the mentality, relations and efforts of Risale-i Nur Movement organized in Anatolia is analyzed.

    İlhan Özgök takes part with the article titled “Michael J. Sandel and Said Nursi’s Critique of Utilitarianism”. It is shown that one of the most important conditions for achieving order and development in society is justice. It is stated that debates on what justice is and how to achieve it are as old as human history and hold an important place in the sacred texts. In this article Islamic understanding is conveyed through Said Nursi’s evaluations in response to Western philosophers’ secular, materialist views such as utilitarianism and hedonism.

    Mahmut Kaplan, in his article titled “Thoughts on Nâbî’s Azliyye” expounds Nâbî’s ode, known as Azliyye, which is accepted as the most important representative of Hikemi poetry in Classical Turkish Literature. In the ode, Nâbî describes his frustrations after voluntarily resigning from his position as a chamberlain of Companion Mustafa Pasha and being retired. Psychological and sociological lessons that shed light on human relations in each period are taken from the ode.

    Mehmet Abidin Kartal, in his article titled “Measure of Accuracy in Economic Life: Halal Gain, Halal Food”, expresses that today’s societies are transformed into consumption society by encouraging consumption, creating artificial needs, gaining value as they are consumed and spreading the idea that they will be happy. He emphasizes that this situation brings about different issues in terms of halal gain and halal food.

    Nail Yılmaz, in his article titled “What Is or Is Not a Spirit in the Context of the Twenty-Ninth Word?”, forms a general framework for the spirit and spirituality and describes the spirit. The determination of the connection of the spirit with other truths of faith, principles and beliefs is revealed by focusing on the nature and truth of the spirit and some of its features. It is emphasized what it brings to our theological and practical life when the subject of spirit and spirituality is understood in accordance with the law of Ahl al-Sunnah, and how it leads to going off the road and throws into extravagance and understatement when it is misunderstood or incompletely understood.

    Vehbi Kara, in his article titled “The Wisdom of Preaching the Friday Sermon in Arabic” draws attention to the fact that the Friday sermon is not a place where the theoretical and political issues of Islam or the detailed subjects of Islam are preached, and that there is not much need for details and explanations since it is a place of warning. It is stated that the most effective way of the sermon is to be preached in the original form of verses and hadiths, in otherwords in Arabic. It is emphasized that sermons will be more effective if they are preached in Arabic.

    Finally, there are the notes taken from Nihat Derindere’s seminar titled “Islamic Unity” and the text we prepared for “Brotherhood in Risale-i Nur” content.

    While leaving you with articles, we hope to be in the presence of you with the subsequent issues.

    November 2019