Köprü Anasayfa

Ocak-Nisan 2020

"Köprü" 145. Sayı

  • İhtilaf Ahlakı

    Dispute Ethic

    Metin Karabaşoğlu

    İstanbul

    Köprü • Sayı: 145 • Ocak-Nisan 2020 • ISSN: 1300-7785 • ss. 149-155

    (Risale-i Nur Enstitüsü’nün 6 Ekim 2019 Pazar günü Üsküdar Üniversitesi’nde gerçekleştirilen seminerinden alınan notlardan oluşturulmuştur. Seminere buradan ulaşabilirsiniz: https://youtu.be/lKlAXE7DrA4)

    Müslümanın Müslümana Ettiği Kötülük

    Küçük dairelerden en büyük daireye kadar Müslümanın Müslümana ettiği kötülüğü tecrübe ediyoruz. İslam coğrafyasında görüyoruz Müslümanların öldürdüğü Müslüman sayısı kafirlerin öldürdüğünden daha fazla. Bu en uç noktasıdır, eğer maddi olarak öldürmezse de manen öldürdüğünü görüyoruz. Tekfir hastalığı diye bir veba var. Kafir olarak ilan etmeyen bu sefer hain vs. gibi ifadeler kullanıyor. Bir bütün olarak İslam aleminin durumuna baktığımızda iç içe birbiri üzerine eklenen problemler yığını ve bu yığında en temel sorun olarak farklılığın bir tehdit ve tehlike olduğunu görüyoruz. İhtilafa dair bir ahlak geliştirilmesi gerekirken deyim yerindeyse ihtilaf ahlaksızlık için bir zemine dönüştürülüyor. “Farklıysa her türlü şey caizdir” diye bir tutumun gerçekleşmesinin sonucunu da zaten yaşadığımız tabloda görüyoruz.

    İttihad-ı İslam

    Bediüzzaman bir yürek sızısıyla, alem-i İslam’la ilgili büyük bir problemin çözümü için İstanbul’a geldiğinde devletlulardan farklı düşünerek bir teklifte bulunduğu için önce tımarhaneye sonra hapse gönderiliyor. 1909’da, o şartlarda Bediüzzaman “Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslam’dır” diyor. Öbür tarafta daha İstanbul’a gelirken görüp tespit ettiği temel problem ise “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır.” Problemler yumağının en önemli üç sebebinden birisi ihtilaf. 1909’dan 1960’a kadar Bediüzzaman’ın hem hayatı hem de ortaya koyduğu eserler ihtilaf problemine karşı ne yapabileceğimizi, ittihadı nasıl sağlayabileceğimizi tarif edebilir.

    Yazının tamamını görüntülemek için lütfen tıklayınız!