Köprü Anasayfa

Laiklik ve Sekülerizm

"Yaz 95" 51. Sayı

  • Laiklik İlkesinin Amacı ve Bir İkame Teklifi

    Hüseyin Hatemi

    Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

    I. Laiklik ilkesininiki anlamı ve doğuş sebepleri

    1. Laiklikilkesinin maddi anlamı: Laiklik ilkesinin maddi anlamı; İlâhi Vahiy ile toplumsalhayatın ilişkilerinin kesilmesi ve bu kesilmeyi sağlamak için de araya ençağdaş caydırıcı vasıtalarla takviyeli bir Pozitif Hukuk seddiinşa edilmesidir. Bu çağdaş caydırıcı vasıtaların en fazla uygulananı; kestirmeolarak; bu duvarı aşmaya cür’et edenin yaşamahakkından yoksun kılınmasıdır. Ne var ki "İnsan hakları kuramı"nınşeklen gelişmesi karşısında, birçok ülkede, bu "yoksun kılma", idamcezası tarzında değil de terör vasıtaları ile öldürme ve sonra da bu eylemiçağın "günah keçisi" olan Müslümanlara isnadetme tarzında görülür.

    2. Laiklikilkesinin şeklî anlamı: İlkenin şekli anlamı; Devlet örgütünden ayrı bir"ruhanî örgüt"ün varlığı ile belirlenir. İlâhi vahyi tebliğ edenörnek insanların yine ilâhî emir ile kurdukları örnek düzenlerden sonra;insanları sömürmek isteyen güç sahipleri; insanı önce "bâtıl dinler"vasıtası ile kendi amaç ve özlerine yabancılaştırmışlar, sonra da bu bâtıldinlerin sahte din adamlarının desteği ile iktidara gelerek halkıköleleştirmişlerdir. Hazret-i İsa’nın tebliğinden sonra gerçek Hıristiyantebliği (İslâm’ın o dönemdeki şekli) iktidarı elde edememiş, Paulus denen adam da Hıristiyanlık adı altında bir din vebir ruhani örgütün kurulmasına yol açmıştır. Bu örgüt (Kilise); İsa’nın (A.S.)tebliğinden üç yüz yıl kadar sonra Roma Devleti ile "koalisyon"yapmaya muvaffak olmuştur. İşte bu "Koalisyon" dolayısı ile Laiklikilkesinin şeklî anlamı ortaya çıkmıştır. Oysa bu koalisyona rağmen Laiklikilkesinin maddî anlamı belirmiş değildir ve Papa da imparator da, "İsa’nınhalifesi" olduklarını iddia edeceklerdir.

    3. Laiklikilkesinin maddî anlamının doğuş sebepleri:

    Bu koalisyon; genelbir bakış ile, halka mutluluk değil iki yönden bir zulüm ve tutsaklık zincirigetirmiştir. Özellikle "vicdan özgürlüğü"nün tanınmayışı; "İlahîvahiy" adına hareket ettiklerini söyleyerek insanlığa zulmedenlere karşınefret doğurmuştur. Bu arada; Hazret-i İsa’dan sonra otuz yıl kadar bir süregeçmiş iken mabedleri yıkılan ve"Koalisyon"dan sonra da "Hazret-i İsa katilliği" ilesuçlanıp "getto"lara tıkılan Yahudiler, zaman zamankurtuluş çareleri arıyorlar, "Kılıç" (Devlet) ve "ateş"(engizisyon)e karşı "Para"yı, "altın buzağı"yı çıkarmakiçin örgütleniyorlardı.

    On yedinciyüzyılda, Osmanlı ülkesinde Sabetay Sevi Mesihliğiniilan edince, Yahudi kütlesi, "kurtuluş"ungeldiğini sandı. 1666 yılında beklenen kurtuluş; SabetaySevi’nin "Mehmet efendi" olması gibi acı bir hayal kırıklığı ilesonuçlanınca, Yahudi önderleri; "Mesih"denümidi kestiler ve "kılıç" ve "ateş"e karşı"Materyalist" bir savaş aracı bulmak istediler. Bu arada; KatolikKilisesi’nden ve devletten zulüm gören Hıristiyan grupları da önce deniz aşırıİngiltere’ye, Amerika’nın keşfinden sonra da yeni keşfedilen kıtanın KatolikGüney’ine değil Katolik Kilisesi’nin baskın olamadığı Kuzey’ine göçüyorlardı.Amerika’nın bu yöresi de İngiltere’ye bağlı idi. Şu halde Yahudi Savaşhareke-tinin başlatılması için en uygun merkez Londra idi. Londra’da da;yuvalanmak için en elverişli ortam; esasen daha önce de Papalığa karşı dişbileyen Templier Şövalyeleri’nin de yuvalandığı Mason(duvarcı) esnaf örgütü idi. Düşmanlık gösterilecek iki yakın hedef vardı:Papalık ve Yahudiler’ i Batı’da olduğu kadar ezmese dahi Kudüs yöresini elindetutma "cürm"ünü işlemekte olan OsmanlıHilâfeti! Bu sebeple; Batı’nın Yahudiler’e karşıçıkardığı "ateş" ve "kılıç" Osmanlı’ya ve genellikleİslâm’a isnad edilerek İslâm’ın "barbarlık"demek olduğu; 1725 Anderson Nizamatıile ilan edildi. O sırada Osmanlı halifesi lâleler ve helva sohbetleri ilemeşgul idi ve bir "tarikat" gibi üstelik bir kısmını da Doğu’danaldığı simge ve mistik deyimlerle kendisini "kamufle" eden bu örgüttarafından kısa sürede abluka altına alınacak, tam iki yüz yıl sonra da tamamenyıkılacaktı. Papalık ise aynı gaflet içinde değildi. On üç yıl sonra, 1738’deMason örgütünü aforoz etti. Bu da, Katolik Ülkeler’ deki Masonların din ilebağının şeklen de kopmasına ve savaşın keskinleşmesine yol açtı. Bu savaş;Papalığa karşı değilse bile, onun müttefiki olan Fransız Hanedanı’nın ağıryenilgisi ve Hükümdar’ın da, yine Katolik ve Kutsal Roma-Cermen Hanedanı’nınkızı olan eşinin de başlarının giyotin sepetine düşmesi ile sonuçlandı.Protestan ve Osmanlı Ülkeleri’nde ise, hükümdar ve din adamları dahî Masonolabildikleri için, bu kadar zecrî tedbirlere gerek yoktu. Bu arada; İngilizAnglikan Kilisesine de fazla güvenmemek gerekiyordu.

    Hükümdar’ın birgönül macerası Papalık tarafından hoşgörü ile karşılansa idi, Anglikan Kilisesidoğmayacaktı. Şeklî farklılığa rağmen, Anglikan Kilisesi de fazla Hıristiyan vefazla merkezi, dolayısı ile de fazla güçlü idi. Bu sebeple; Fransız İhtilâlihazırlanırken, bu arada Amerikan İhtilali’nin de hazırlanması ve İngiltere’ninde güçsüzleştirilmesi gerekiyordu. İki yüz yıl kadar bir süre geçtikten sonra, siyasi Siyonizm de örgütlenmiş, Sultan Hamid "cezalandırılmış", Arap ülkeleriOsmanlı’dan koparılmış ve araya düşmanlık sokulmuş, Arap ülkelerinin dizginiİngiltere’ye de emanet edilmeyerek güvenilir müttefik Amerika’ya verilmiş idi.Fransız Devrimi başarısından sonra nasıl Fransa’da maddî anlamda Laiklik seddi inşa edilerek din toplumdan yalıtılmış ise, OsmanlıHilafeti merkezinde daha tedbirli olmak ve bu seddiFransa’dan da daha güçlü bir şekilde tahkim etmek, bazı kimselere:"Laiklik, işlevsel olarak Kur’ân-ı Kerim’den deüstündür" dedirtmek gerekiyordu. Böyle de yapıldı.

    II. Laiklikilkesinin maddî anlamının amacı ne olabilir?

    Bu ilkeyi haklıgöstermek için; Tarih’ten, din adına vicdan özgürlüğü tanımama örnekleri vezulümleri gösterilir. Oysa zulüm mutlaka dini kisveye bürünmek zorunda değildir.Stalin din adına mı zulmetmiştir? Şu halde İslâm’a karşı savaş ilan edenleresorulmalıdır: Hangi mantık ile, din kisvesine bürünen zulüm örneklerini; İslâmile savaş gerekçesi yapabiliyorsun? Aynı gerekçe ile ben de "Sosyalizm veKomünizm’in ne sininden ne kafından söz edilebilmeli,Stalin örneği unutulmamalıdır" dersem, "yakışır haspaya!" mıdiyeceksin?

    Şu halde Laiklikilkesinin insanlık düşmanları tarafından da -Fransız Devriminde kesilenkafaları da unutmayalım kullanılmasına engel olabilmek için, Laiklik ilkesiyerine, "Öz"e ilişkin bir koruyucu ilke getirmekten başka çareyoktur: Bu da ancak Alman Anayasası’nda olduğu gibi; "İnsanlıkdeğeri", "insanlık onuru", "insan hakları" ilkesidir.Esasen bugün hücum hedefi kılınan gerçek Şeriat’ın anlamı da budur. İnsanhakları havarisi kesilenler ise insan hakları kuramının kaynağının İslâm (İlâhiVahiy) olduğunu unutturmak, insan hakları ve adalet düzeninin kurulmasınıönlemek için, zorunlu olarak hiçbir "hayır" getirmeyip sadece İlahî vahy ile toplumu birbirinden yalıtlamak(tecrit etmek) amacı ile kurulan lâiklik çıplak duvarını savunmaktadırlar.

    Amacınız"vicdan özgürlüğü" ve "insan hakları" ise, gelin bu ilkeninadını "insanlık değeri ilkesi" koyalım ve dini yanlış yorumlayanlarada hep birlikte karşı çıkalım!

    Yok eğer amacınız"fesad, fısk, fücur,zulüm, güçlünün zayıfı ezmesi serbestisi" ise, bu Orman Kanunu’nu; Tabii(fıtrî) İlâhî Hukuk’u yasaklayarak savunmak istiyorsanız, bu mum ancak yatsıyakadar yanacaktır.

    Yoksa "laiklikilkesi; işlevsel olarak insan hakları ve vicdan özgürlüğü"nden üstün"de biz mi farkında değiliz.