![]()
Milliyetçilik
"Güz 95" 52. Sayı
Editör
Hiç kimse, kendi isteğiyle şu anda mensubu olduğu milletin bir ferdi olarak dünyaya gelmedi. Yaratıcının takdiri bizleri Türk, Kürt, Arap, Acem, v.s. kıldı. İnsanlar bundan gaflet ettiler ve kendi tercihleri zannettikleri Türk, Kürt veya Acemlikleriyle övündüler. Kendilerinden olmayanları ise yanlış tercih yapmakla itham ettiler; hakir gördüler. Bununla da yetinmeyip sâir milletleri yutmak canavarlığını kalkıştılar. Çünkü rehberleri kendilerini milliyetleriyle yaratan Yaratan'ın indirdiği "Rehber" değil, "ene" kaynaklı felsefe idi. Bu süreci, bakınız Bediüzzaman nasıl formülleştiriyor: "Hikmet-i felsefe hayat-ı içtimaiyede... cemaatlerin rabıtasını unsuriyet, menfi milliyeti tutar. Unsuriyetin şe'ni başkasını yutmakla beslenmek olduğundan tecâvüzdür. İşte bu hikmettendir ki, beşerin saadeti selbolmuştur. Oysa hikmet-i Kur'an'ın terbiyesi, "cemaatlerin rabıtalarında unsuriyet, milliyet yerine rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî"yi gösteriyor. Bu ise dayanışma ve yardımlaşmayı netice veriyor.
Yazıyı okumak için tıklayınız...Metin KARABAŞOĞLU
Yazıyı okumak için tıklayınız...Bünyamin DURAN
Yazıyı okumak için tıklayınız...Ahmet YILDIZ
Yazıyı okumak için tıklayınız...Muhammed BOZDAĞ
Yazıyı okumak için tıklayınız...Mücahit BİLİCİ
Yazıyı okumak için tıklayınız...Mehmet Çelik
Yazıyı okumak için tıklayınız...Prof. Dr. Alâaddin Başar
Yazıyı okumak için tıklayınız...Tahsin GÜLHAN
Yazıyı okumak için tıklayınız...Abdullah Ahsen
Yazıyı okumak için tıklayınız...Kâmil Köse
Yazıyı okumak için tıklayınız...Nuri ÇAKIR
Yazıyı okumak için tıklayınız...Onur Erdem
Yazıyı okumak için tıklayınız...Neriman BALOĞLU
Yazıyı okumak için tıklayınız...Hüseyin Hatemi
Yazıyı okumak için tıklayınız...Bediüzzaman Said NURSÎ
Yazıyı okumak için tıklayınız...