Köprü Anasayfa

Çağdaş Kur’an Yorumu

"Bahar 96" 54. Sayı

  • Malik Bin Enes

    İsmail Civelek

    İ. Ü. Hukuk Fakültesi öğrencisi

    Medine İmamı" olarak da anılan, dört büyük müçtehidden biri olan Malik bin Enes Hazretleri, İslam hukukunun fıkıh alanında yetiştirdiği, içtihad-ı fıkhîsini dayandırdığı kaynakların farklılığıyla dikkati çeken, fıkıh alanında en eski fıkıh kitaplarından al-Muvatta’nın yazarı ve Malikî Mezhebinin de metodunu ve prensiplerini düzenleyip ortaya koyan önemli bir fakih ve muhaddistir.

    Arap asıllı bir İslam bilgini olan Malik bin Enes Hazretleri hicrî 93 yılında Medine’de doğmuştur. Yemenli Zir Esbah kabilesine mensuptur. İmam Malik kendisini ilim öğrenmeye vermiş bir aileden gelmektedir. Hem ailesi hem çevresi tarafından ilme ve ilim tahsiline yöneltilen İmam Malik’in ilmi özellikle, fıkıh ve re’ye bilgisi ile hadis ve rivayet bilgisi üzerine toplanmıştır.1 Tebe-i tabiinden olan İmam-ı Malik Hazretleri bir çok fukaha ve fuzulaya yetişmiş, üçyüzü tabiden, altıyüzü de onların tabilerinden olmak üzere dokuzyüz şeyhten Hadis-i Şerif ahzetmiştir.2

    İmam Malik devri bakımından fıkıhta kıyasın devamlı ve esas halinde olmayıp, ancak arızî olarak ve elde edilmesi istenilen bir delil için kullanıldığı, İslam hukuku düşüncesinin, henüz hukuk ilmi haline gelmediği bir safhayı mekan bakımından da İslam hukukunun kati temellerinin atıldığı Medine’yi temsil eder.3

    Malik Bin Enes Hazretleri içtihad-ı fıkhîsini, Kitabullaha, Sünneti Nebeviyeye, icma-ı ümmete, Kıyas-ı Fukuhaya, Medine-i münevvere ahalisinin ittifaklarına ve maslahat-ı mürsele ve sedd-i zerai denilen esaslara isnat etmiştir.4 Bunlar arasında onu diğer imamlardan ayıran esas Medine-i Münevvere ahalisinin ittifaklarına verdiği önemdir. İmam Malik’e göre Kur’an ve Hadislerde açıklanmamış olan hukukî bir sorunda Medine halkının tutumuna göre davranılmalıdır. Çünkü Peygamber ve yakınları Medine’de oturmuşlardı; bundan ötürü Medine halkı onların tutumunu en iyi bilen halktır.5

    İmam Malik’in belli başlı eseri "Kitab al-Muvatta"dır ki Zayd Bin Ali’nin Kitab al-Mecmu6 istisna edilecek olursa bugüne kadar gelmiş olan en eski İslam fıkhı kitabı olduğu kabul edilmektedir. Kelime manası olarak "al-Muvatta; "bastırılıp, düzeltilmiş" anlamına gelmektedir. İmam Malik Hazretleri al-Muvatta ile Medine’de örf haline gelmiş olan kanunu, sistem haline getirip, tedvin etmek istiyordu. Ve al-Muvattanın hukukî düşünce bakımından gayesi hukukî hayata, dini ve ahlakî düşünceleri yerleştirmek idi. Dini nokta-i nazar ile henüz ilgisi olmayan bu hukuki mahzene hiç de iptidai olmayan bilakis oldukça gelişmiş bir içtima-i hayata tekabül eden, eski Arap örfî hukukunun başta müessirli olan Medine örf ve adetine aittir. Bu İmam-ı Malik’te bize bazan sunma (hukukî ameller) şeklinde bazen de onun büyük bir7 itina ile tayin ve tahdit ettiği Medine icmasında 8 mündemiç bulunmaktadır.9

    Aynı devirde El-Muvatta tarzında eserler yazmış olan bir çok Medine’li alim zikredilmektedir. Mamafıh bu eserler bugüne kadar kalmamıştır. El-Muvatta’nın daha talihli olmasını açıkça izah eder sebep mûtedil bir fikri temsil etmesi ile alakalıdır.

    Bazı eski kaynaklar ise İmam-ı Malik’in kazanmış olduğu hürmet ve itibarın sebebi olarak, onun fıkıh üzerindeki çalışmalarını değil, hadisleri sıkıca tenkide tabi tutmasını gösterirler.10

    El-Muvatta’da rastlanan hukukî kıyas ve muhakemeye bakarsak bunu rahatlıkla görebiliriz. Çünkü "denilebilir ki Hadis İmam-ı Malik için en yüksek ve yegane mercî değil idi. Bir taraftan Hadis ile Medine’de ki açık ve hakiki tatbikat (âmâl) arasında bir ayrılık olduğu zaman Medine âmâlini Hadis’e tercih eder, diğer taraftan bir Medine icma-ı bulunmadığı yerlerde kendisi bir kanun yapma gibi hareket eder ve yani re’yine başvururdu.11

    Malikî Mezhebinin öteki mezheplerden ayırdedici diğer bazı özellikleri de şunlardır;

    Suça vesile olan tutum da suçtur. İnsanların Müslüman olması için sadece inanması yetmez. Büyük günah işleyende müslüman kalır; onu cezalandırmak ya da bağışlamak Allah’ın bileceği iştir. Allah görülebilir ve iyi Müslümanlar onu öbür dünyada göreceklerdir. İnsanların eylemlerini Allah belirler, insanlar kendi eylemlerini kendileri yaratmazlar.

    Görüldüğü gibi Malik Bin Enes koyu bir İslam skolastiğidir. Açıkça anlaşılmayan Kur’an ve Hadis yargılarını anlaşılamamış olarak bırakmayı yeğler, onların ne demek olduğunu sormayı yasaklar.12

    Kaynaklar

    1. İslamda Mezhepler ve İnanç Yolları Ansiklopedisi, Güneş Yay, İstanbul, 1985.5.72

    2. İslam Prensipleri Ansiklopedisi,İttihat İim Araştırma Heyeti, Cilt 2.5,824-825 İstanbul ,1994

    3. a.g.e.

    4. Bkz. diğer esaslar için a.g.e.

    5. Hançerlioğlu Orhan, Felsefe Ansiklopedisi, Cilt 2, S.12, İstanbul 1972

    6. MEB. İslam Ansiklopedisi Yayınları, İstanbul 1972, Cilt 7, s.452-456

    7. Hukuki ameller:sunna

    8. İcma: Geniş manada örf ve adet hukukuna ait müesseselerin dini bakımdan hiçbir itiraza uğ.ramamış olanları… Geniş bilgi için bkz. MEB Yayınları, İstanbul 1972, Cilt 7, s.452-456.

    9. a.g.e. s.454

    10. a.g.e. s.455

    11. a.g.e. s.456

    12. Hançerlioğlu Orhan, Felsefe Ansiklopedisi a.g.e