Köprü Anasayfa

İslamî Hizmet Metodları

"Yaz 98" 63. Sayı

  • İslamî Hizmet Metodları

    Editör

    Bir dinin, mensupları tarafından anlaşılıp yaşanılmasının yanında başka insanlara da anlatılması/ulaştırılması dini bir zorunluluk olmanın yanında tarihsel bir gerçekliktir. İslam dini de ortaya çıkışından bu yana pek çok yorum/yöntem ile insanlığa “tebliğ” edilegelmiştir. Bu tebliğ metodlarının çeşitlilik arz ettiği ve bütün bu metodların isabetli/doğru olup olmadığının tartışıldığı da herkesin malumudur. Özellikle son yüzyılda, İslam dünyasında ortaya çıkan siyasi hareketler ve şiddet grupları bu tartışmayı dahada alevlendirdi. Öyle ki sözünü ettiğimiz bu hareketler, çok derin tarihi köklere sahip bulunan ve tek gayesi iman hakikatlerinin anlaşılıp yaşanılması olan tarikatleri gölgede bıraktı ve hatta bu tarikatleri de siyasileştirdi/dünyevileştirdi. Tam da bu noktada karşımıza, siyasileşmeyi ve dünyevileşmeyi olanca gücüyle reddeden, amacının “iman hakikatlerinin inkişafı”na çalışmak olduğunu vurgulayan ve kendisini doğrudan Asr-ı Saadetle irtibatlandıran Risale-i Nur hareketi çıkıyor.

    Bu çerçevede oluşturmaya gayret ettiğimiz dosyamızda amacımız, günümüz insanı için ideal hizmet metodunun tanımına ulaşmak ve “Risale-i Nur’un hizmet metodu”nun bu tanım içindeki yerini ortaya koymaktı. Bunu da başardık sanıyorum.

    Dosyamızdaki ilk çalışma Adem Ölmez’e ait. Cemaat-Devlet ilişkisinin ele alındığı çalışmada, dünyadaki İslami hareketin, dört farklı metod kullandığı ifade ediliyor. Bunlardan ilkinin, iktidarı hukuk yoluyla amaçlayan hareketler, ikincisinin, iktidarı hukuk yoluyla amaçladığı halde zaman zaman şiddet ve çatışmaya izin veren hareketler, üçüncüsünün, illegal yollardan çatışmayı tercih edenler, dördüncüsünün ise, iktidarı amaçlamayan, çatışmayı reddeden, toplum fertlerini tek tek ıslah etmeye çalışan, devlete tepkisini sivil itaatsizlik tarzında gösteren hareketler olduğu, örnekleriyle anlatılıyor. Bu kategorizasyonda ilk üç tarzın isabetsizliği vurgulanıyor ve Said Nursi’nin yöntemi olarak da ifade edilen dördüncü tarz, bir başka deyişle “müspet hareket” öne çıkarılıyor.

    İslami hareketleri çok yakından tanıyan ve takip eden Ruşen Çakır ile yapılan röpörtajda, daha çok bu hareketlerin “son durumu” üzerinde duruldu. “Dışarıdan” biri olarak kimi gerçekleri, çok yalın bir şekilde ifade eden Çakır, globalleşen dünyada, kapitalizmin pazar ağına düşmüş olan Türkiye toplumunda, İslami hareketlerin bundan etkilenmemesinin mümkün olmadığını ve bugün İslami hareketlerde belirleyici unsurun “tüketim” olduğunu—istisnaları olmakla birlikte—savunuyor. Söyleşide öne çıkan bir diğer husus ise “Siyasal İslamın iflası”nın ilan ediliyor olması.

    Prof. Turner ve Prof. Buti’nin tebliğlerinin böyle bir dosya içerisinde yeniden yayınlanmasının faydalı olacağını düşündük.

    Atilla Yargıcı, Kur’anî tebliğ metodunu, Ö. Faruk Uysal, teknik olarak cemaat ve cemiyet kavramlarını inceliyor. Tebliğde insan psikolojinin önemini Hakan Yalman, edebiyatın etkisini ise Ahmet Dursun çalıştı. Mustafa Özcan İslam dünyasındaki hareketlerle, Risale-i Nur hareketinin kıyaslamasında bulundu. Kapsamlı çalışmasının ilk kısmında manevi cihad üzerinde duran Ali Ferşadoğlu, ikinci kısımda Siyasal İslamı Risale-i Nur açısından sorguluyor.

    Güz’98’in dosya konusunun, “75. Yılında Cumhuriyet” olacağını duyurarak sizleri dergimizle başbaşa bırakıyoruz…