Köprü Anasayfa

Popüler Kültür

"Yaz 99" 67. Sayı

  • Popüler Kültür

    Editör

    Popüler kültür, özellikle II. Dünya savaşından sonra insanlar arasında çok konuşulmaya başlanmış bir kavramdır. Bugünde özellikle sosyologlar arasında tartışılmaktadır. Popüler kültürün II. Dünya savaşından sonra, yaygınlaşması, kültür ürünlerinin endüstriyel bir madde haline gelmesiyle de ilgilidir.

    1980’li yıllar, hayatta önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönem oldu. Bu yıllarda, kitle iletişim araçlarındaki önemli gelişmeler, medyayı hayatı şekillendiren bir kuvvet haline getirdi. Reklam, belirliyiciliğini artırdı. Gerçekler yerini imajlara bıraktı.

    Bu gelişmeler bütün dünyayı olduğu gibi, Türkiye’yi de et- kiledi. "Özal’lı yıllar" olarak ifade ettiğimiz, 80’ler, insanların hayat tarzında önemli değişiklikler geliştirdi. Her türlü alanda imajların gizli savaşı başladı. İnsanlar, futbol, cinsellik ve bilgisayarın yükselişini izledi. Gündelik hayatlar, ekonomik getirisinden dolayı önemsenmeye başlandı. Hayatlar standart kodlarla ifade edilir hale geldi.

    Dünyadaki bu bildik gelişmelerin Türkiye’deki yansımaları, toplumsal yapıdaki din unsurunu gündelik hayat tartışmalarının merkezine taşıdı. Çünkü, popüler kültür bir hayat tarzı önerirken, dinde bir hayat tarzı öneriyordu. Buradaki gizli çatışmanın yansımaları İslamî cemaatlerin yeniden şekillenmelerine neden oldu. Bazı dini cemaatlerde popüler kültür unsurları lehine yumuşama görülmeye başlandı.

    Biz Köprü Dergisi’nin YAZ-99 sayısını popüler kültüre ayırırken, gündelik hayatın kazandığı bu yeni görünümlerini analiz etmeyi amaçladık.

    Bu dosyamızda Bünyamin Duran, hayattan zevk alma söyleminin iki uç noktası olan, asketik hayat ve hedonistik hayatı tarihi arkaplanlarıyla birlikte inceledi. Yazarımız bu çalışmasında yeni bir hayat tarzı önererek, kanaat ahlakı adıyla bir alternatif sundu.

    Cinuçen Tanrıkorur, dünden bugüne Türk müziğini incelediği yazısında, müziğimizin kazandığı yeni görünümleri analiz etti. Yahya Kemal Taştan aynı konudaki araştırması ile müziğin Osmanlı’dan günümüze geçirdiği evreleri inceledi.

    Yazarlarımızdan Ali Murat Yel yazısında, popüler kültürün yüksek kültür sahipleri tarafından empoze edilen bir kültür olduğuna dikkat çekti. İbrahim Özdemir ise, hayatı gerçek yönleriyle anlayabilmenin insanın kendisini sorgulamasıyla mümkün olabileceğini vurguladı.

    Durmuş Hocaoğlu bu sayıdaki yazısında, elit ve halkın özelliklerini anlamaya yarayacak orijinal ipuçları sundu. Yazarımızın ilk defa yayınladığı çözümlemelerin zevkle okunacağını umu- yoruz.

    Bir fikir ziyafeti niteliğindeki dosyamızla sizleri başbaşa bırakırken, dosya konusunu, "Eğitim" olarak belirlediğimiz Güz- 99 sayımızda yeniden buluşmayı ümit ediyoruz.