Köprü Anasayfa

Medeniyet

"Kış 2003" 81. Sayı

  • Medeniyet

    Editör

    İnsanlık zor bir sınavdan geçiyor; ya barbarlıkmedeniyeti kazanacak, insanlar zulüm ve fakirliğe mahkum edilecek ya da barışmedeniyeti kazanacak, huzur ve kardeşlik dolu bir dünya kurulacak.

    Bu sayımızı bu bağlamdaki gidip gelmelerin yaşandığıbir ortamda hazırladık. Savaş ve medeniyet arasındaki ilişkileri hissedehissede çalışmalarımızı yaptık. Soğuk savaş döneminin sona ermesindensonra, yeni durumu yorumlamak için geliştirilen tezler, sanki savaş provalarıgibiydi. Batı nihai zaferini kazanmış, üstünlüğünü tescil etmiş, bütündünya için tek ve benzersiz sistem olan Batı kapitalizmi, insanlığın önünekonulmuştu. Fukuyama, bu meydan okuma ile, tarihin sonuna gelindiğini düşünüyordu.

    Halbuki, dünyanın diğer taraflarında yaşananlar, hiçde böyle değildi. ABD Irak’a uyguladığı politikalarla iki milyondan fazlainsanın ölümüne neden olmuştu. UNICEF’in açıklamalarına göre, her günkırk bin çocuk açlıktan, her saat başı bin çocuk önlenebilir hastalıklardanölüyordu. WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) açıklamalarına göre, 20. yüzyılınson iki yılında iki dünya savaşında öldürülen kişi sayısından dahafazla kişi açlıktan ölmüştü. Bugün dünyada, 600 milyon evsiz, 800milyon sürekli olarak gıdasız insan vardı; 1 milyar kişi temiz suya ulaşamıyordu.Dünya üzerinde sadece 3 kişi, dünyanın en fakir 48 milletinin gelir toplamındandaha fazla bir servete sahipti. 20. yüzyılda 220 milyona yakın kişi menfaatelde etmek amacıyla yapılan çatışmalarda hayatını kaybetti.

    İnsanlığa bu sonucu hediye eden medeniyet nasıl olurda insanın ulaşabileceği nihai son olur! Nasıl olur da tarihin sonu olur!Olsa olsa çatışmayı, adaletsizliği, hegemonyayı, unsuriyetçiliğidestekleyen bir medeniyetinin sonu olabilir…

    Bu dosyamızla insanlığa adalet, kardeşlik, hakkataraftarlık, hürriyet, ruhsal yücelik vadeden evrensel bir medeniyet önerisiile karşınıza geldik. İnsanlığın başından bu yana, insan hayatınıbelirleyen temel saiklere dikkat çekerek, nübüvvetin sağladığı güzelliklerdenoluşan Kur’an medeniyetini ele almaya çalıştık.

    Dosyamızda yazısı yer alan yazarlarımızdan HüseyinHatemi, kelimenin kavramsal çerçevesi üzerinde duruyor. Hatemi’ye göremedeniyetin iki anlamı vardır. Bunlardan birincisi İlahi Sözlük’te; diğeriise İblis Sözlüğü’nde aranmalıdır. Bediüzzaman ve Mehmet Akif’in de"mimsiz medeniyet" diyerek karşı çıktıkları, medeniyetin İblisSözlüğü’ndeki anlamından başka bir şey değildir. Hatemi’nin muhtasar bıraktığıM. Akif’e dair hüküm, Ahmet Dursun’un çalışmasında ayrıntılanıyor.Dursun, M. Akif’in, "mimsiz medeniyetten" neyi kastettiğini, örneklervererek açıklıyor.

    Hatemi’den başka kelimenin kavramsal çerçevesi üzerindeduran Selim Sönmez, Furkan Aydıner, Bestami S. Çiftçi-Hüseyin Kara ve YunusÇengel de Bediüzzaman’ın medeniyet kavramını hangi anlamda kullandığını,medeniyeti Risale-i Nur’un sağladığı imkanlarla nasıl anlamak gerektiğiniinceliyorlar.

    Hakan Yalman, medeniyete/teknolojiye insan katkısınınne olduğunu sorguluyor. Soncu yaklaşımların oldukça revaçta olduğu bir dönemde,Yalman’ın bütüncül/tevhidi bakış önerisi oldukça ilginç bir yaklaşımgibi görünüyor. Yalman, cep telefonunun icadına hayretle bakarken, yaratılışınbaşından bu yana, cep telefonunun icadına kadar yaşanan yaratılmalaradikkat çekerek, teknoloji üzerinde iradenin rolünün düşündüğümüzkadar önemli olmadığını gösteriyor.

    Süleyman Uludağ, medeniyetin kavramsal çerçevesinedair Hatemi ve Sönmez’in yaptığı kavram analizlerine önemli bir katkı sağlıyor.Medeniyet bağlamında ele alınabilecek ifadelerin Kur’an ve sünnette yeralışşekline dair bilgiler veriyor. Uludağ’ın bilinen peygamberlerin de "şehir"leregeldiğine dair değerlendirmesi, üzerinde önemle durulması gereken bir konuolarak karşımıza çıkıyor.

    Ziya Kazıcı ve Nazmi Eroğlu’nun yazıları, vahiydenkaynaklanan ve vahiyden bağımsız bilgiden kaynaklan iki medeniyetin serencamınıinceliyorlar. Kazıcı, İslam medeniyetinin Hz. Peygamberden bu yana görülentezahürleri üzerinde duruyor; Eroğlu ise, Batı medeniyetin temellerindenbirisini oluşturan Yunan medeniyetini inceliyor.

    Sönmez’in yazısında dikkat çektiği, Kur’an’ınmesajlarını ilke edinen evrensel bir medeniyetin inşası açısından manidarolan iki röportaj yayınlıyoruz. Bunlardan birisi Hıristiyanlığın önemlibir merkezi olan Vatikan’ın temsilcisi Thomas Michel’le, diğeri ise Yahudibilim adamı Oliver Leeman’la yapıldı. Bu mülakatlar evrensel bir medeniyetininşasında, Risale-i Nur’un yaptığı Kur’an yorumunun katkısını anlamakbakımından önemli.

    Dosyamızda medeniyet konusuyla ilgili iki düşünürünyaklaşımına da yer verdik. Hüseyin Özdemir, Cemil Meriç’in medeniyet görüşünüincelerken; Ahmet Dursun, Mehmet Akif’in medeniyet görüşünü inceledi. Ayrıca,tarihte Amazonlar diye bilinen kadın medeniyetinin serancamını merak edenler,Bahadır Eroğlu’nun kaleminden ilgili makaleyi okuyabilirler. Bu dosyamızdakikitap köşesini Murat Gülkıran’ın kaleminden okuyacağız. Gülkıran, sonzamanlarda çok tartışılan S. P. Huntington’un "Medeniyetler Çatışması"makalesinin ele alındığı bir kitabı tanıtıyor.

    ***

    Bu sayımızla birlikte KÖPRÜ’yü mevcut haliyle yayınlamayabaşladığımız Bahar/1994 (Sayı: 46) tarihinden bu yana çıkan tüm sayılarınindeksini içeren bir ek veriyoruz. Sözkonusu ekte, dokuz yılın birikimi"makale", "yazar", "konu", "sayı" ve"özel bölüm" tasnifleri halinde yer alıyor. Bu çalışmamızla,dergimizin geçmiş sayılarındaki makalelere kolaylıkla ulaşmanızı veistifade etmenizi amaçladık.

    Sizleri, medeniyetin farklı boyutlarının analiz edildiğidosyamızla başbaşa bırakırken, savaşsız bir dünyada "Barış"dosyamızla yeniden görüşmeyi diliyoruz.