Köprü Anasayfa

Genetik Bilimi Nereye Gidiyor?

"Yaz 2003" 83. Sayı

  • Klonlama ve Etik

    H. Hüsrev Hatemi

    Prof. Dr.

    Klon, ince dal, filiz demektir. Klonlama, herhangi bir vücut hücresinden nukleus almakla başlar. Bu nukleus, nukleusu çıkarılmış olan bir ovum içine yerleştirilir. Bütün vücut hücrelerinin nukleusları (eritrositler hariç) bütün genetik informasyonları içerir. 1952 yılında ilk defa kurbağalar klonlandı. 1997’de Dolly adı verilen koyun, klonlama yöntemiyle dünyaya geldi.

    Kök hücreler, birçok hücre tipine döner ve farklılaşırlar. Erişkinden elde edilmişlerse farklılaşma yetenekleri daha az, embriyo kaynaklı iseler, bu yetenekleri daha fazladır. Erişkinden elde edilen kök hücreleri de multipotent olmakla beraber, ancak birkaç hücre tipine dönüşebilirler.

    Kök Hücre Araştırmaları ve Etik Problemler

    Fransız Araştırma Bakanı RG. Schwartzenberg’in demecine göre (25.03.2002), Ekim 2000 yılında Ketty Schwartz ve Phillippe Menashe (Paris) infarktus geçiren bir hastanın uyluk kasından prekürsör hücre elde etmiş ve onun kalbine aşılamışlardır. Bu aşılama ile miyokard tamiri başarılı olmuştur.

    Prof. Dr. Austin Smith (Nature, 14.03.2002) erişkin kök hücrelerinin çoğalma kapasitelerinin alındıkları dokuya bağlı olarak çok değişken olduğunu belirtmiştir. Embriyodan alınan kök hücreler ise pluripotent olma özellikleri taşırlar. Bu hücreler, bütün hücre soylarına dönüşebilirler. Fakat burada, etik problemler ile karşılaşıyoruz.

    Birincisi: İnsan embriyosuna saygı, onu ticari "meta" haline getirmemek,

    İkincisi: Hastaların acısını dindirmek ve hayatlarını uzatmak.

    Kusurlu hücrelerin yerine sağlam hücreler koymak, rejeneratris (doku kazandırıcı) hekimliğin başlıca amacıdır. Transplantasyon teknikleri bu amaca yöneliktir. Fakat, her zaman yeterli sayıda organ bulmak zordur.

    Fransa’da 1996 yılında 4903 organ nakli yapılmışken bu sayı 2000 yılında ancak 6900 olmuştur. Her yıl 4000 yeni hasta, bekleyenlere katılmaktadır. Fransa’da 2000 yılında, 234 hasta, organ beklerken ölmüştür. Bu verilere bakarak "sellüler tedâvi, organ nakillerinin yerini alabilir" diyebiliriz. Nörodejeneratif hastalıklarda (Alzheimer ve Parkinson) hücre nakli yapılabilir. Kalp, karaciğer, pankreas hücreleri yerine kök hücreler konma ümitleri, ufukta belirmiştir.

    Bu fazla embriyolar iki kaynaktan gelmektedir.

    1- Fertilizasyon merkezlerinde başarısızlık veyâ düşük yapma ihtimâline karşı, birden fazla embriyo oluşturulması.

    2- Embriyo elde edildikten hemen sonra, anne ve babanın, projeden vazgeçmiş olmaları.

    Fransız Bioetik Yasası (1994) böyle fazla embriyoların beş yıldan fazla saklanmamasını emreder. Kök hücre almakta kullanılan embriyolar ya in vitro fekondasyon yoluyla ya da bir ovum hücresi içine erişkin nukleusu transferi ile sağlanmaktadır. Fertilizasyon merkezlerinde (bizde halk deyimi: tüp bebek merkezleri. H.H.) fazla (yedek) embriyolar, anne-babaların projeleri dışında, soğukta muhafaza edilmektedir. Dondurularak saklanan fazla embriyoların tahrip edilmek yerine kullanılmaları düşünülebilir. 11 Mart 1997 tarihinde, Fransız Bioetik Ulusal Komitesi, bu soruya olumlu cevap vermiş ve Bakanlar Kurulu 25 Kasım 1999’da bunu onaylamıştır. Fakat bu uygulamanın açık seçik bir çerçevesi olmalı ve katı bir disiplin içinde yürütülmelidir. Özgür iradeye, şeffaflık ve kamuoyunun önünde uygulamak ilkelerine bağlı kalınmalıdır.

    Embriyo Hücresi Elde Etmek mi, Embriyoyu Tahrip Etmek mi?

    The Center forthe Bioethics and Human Dignity (ABD-1)’de sunulan bildirilere göre, 1998’de birbirinden bağımsız olarak iki ayrı araştırıcı grubu, insan embriyo ve fetuslarından "kök hücre" izole etmeyi başardılar. Kök hücreler, kendilerinden 210 farklı doku kaynaklanan hücrelerdir. Bilim adamları, bu hücreler kullanılarak diabet, miyokard hastalıkları, Alzheimer ve Parkinson’un tedavi edilebileceğini bildiriyorlar.

    The Center forthe Bioethics and Human Dignity (ABD-2)’de ortaya çıkan bilgilere göre, insan embriyo araştırmalarına Amerikan Kongresi engel koyduğu halde, 15 Ocak 1999’da Sağlık Hizmetler Departmanı, hükümetin embriyo ve kök hücre araştırmalarını destekleyebileceği kararını aldı.

    Bioethics Advisory Commission, böyle verilen izinlerde "embriyo hücresi elde etmek" ile "embriyoyu tahrip etmek" olaylarının birbirinden ayrılarak kullanıldığını, aslında ikisinin eş anlamlı olduğunu duyurmuştur. 1975’de ABD, federal bir nizamname yayınlayarak hükümet, ancak Milli Etik Komiteden onay alma yoluyla herhangi bir çalışmayı destekleyebileceğini belirtmişti. Bazan "nasıl olsa" yapılacak olan bir kürtajdan elde edilen embriyonun, embriyo tahrip etmek olmadığı ileri sürülmektedir. Fakat bu mazeret geçerli değildir. Çünkü düşük yapan veya çocuk aldıran bir kadının maksadı (iradesi) embriyo bağışlamak değil, başka yöndedir.

    Klonlama ve Hıristiyan Görüşü (Wayne J., Christian Courier.com, 2002)

    Bir havuç veya kurbağa klonlanabilir. Fakat insan klonlanması çok ciddi bir konudur. İnsan, Tanrı’nın özel tasarımıdır. Bilginler, neden dopdolu gezegenimizde nüfusu arttırmaya çalışıyorlar? Üzerinde deney yapacakları bir soy üretmek istiyorlarsa, Hitler de aynı şeyi istemişti. Embriyonun gelişmesine müdahale etmek, Hıristiyanlık açısından, Tanrı’ya isyan etmektir. İnsanlar Tanrı suretinde yaratılmışlardır. (Genesis 9:6 1: 26-27, Resullerin işleri 17:25) İnsanlar, babalı anneli ve kardeşli doğmalı, bir makine parçası gibi imal edilmemeli. İnsan, kendisinin tanrısı gibi hareket etmemelidir.

    İslam Açısından Klonlama

    İslâm dininde Vatikan gibi bir kurum olmadığından klonlama konusu tartışılmakta, fakat konu otoriter bir kararla kapanmayıp, tartışma sürmektedir. Embriyodan yapılan hücre transferine İslam bakışı olumsuz olmayabilir. Fakat klonlama için aynı şekilde düşünülmez.

    Kur’an’da İnsan Yaratılışı: "Andolsun biz insanı topraktan elde edilmiş bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe hâline getirdik. Sonra nutfeyi alaka (zigot, embriyo) yaptık. Sonra alakayı bir parçacık et haline soktuk, kemiklere iskelete çevirdik, kemikleri etle kapladık. Sonra onu başak yaradılışta bir insan hâline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan pek yücedir." (Müminun 23:11-14)

    Sonuç

    İnsan hayatını kurtarma ve ızdıraplarını dindirmek için kök hücre elde etmek, embriyoyu ticari bir mal haline getirmemek kesin şartıyla sakıncasızdır. Fakat insan klonlamak, bir gecekondu dikip sonra "suyunu, elektriğini bağlayın" dermiş gibi, İlahi makamdan "ruh bağlanmasını istemektir". İnsan klonlanmasının bence, tutulacak yönü yoktur.

    Not: Bir konuşma özetidir.