Köprü Anasayfa

Sivil Toplum & İletişim

"Bahar 2005" 90. Sayı

  • Sivil Toplum & İletişim

    Editör

    Bu sayımızda tek bir dosya konumuz yok. Onun yerine farklı konuların işlendiği zengin bir içerikle karşınızdayız.

    Yayınladığımız metinlerin bir bölümünü Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi tarafından düzenlenen iki Arama Konferansının sonuç bildirileri oluşturuyor. "Sivil Toplum" ve "İletişim" konulu bu iki konferans masa/atölye çalışmaları şeklinde yapıldı. "Sivil Toplum" konusu dört (Birey ve Toplum; Güçlü Toplumun Dinamikleri; Demokrasi Kültürünün Oluşması; Sivil Toplum Kuruluşları), "İletişim" konusu ise üç (İç İletişim; Kişiler Arası İletişim; İnsanın Evrenle İletişimi) masada müzakere edildi. Çıkan sonuçlar ortak toplantıyla kamuoyuna duyuruldu. Biz de sivil toplumun ve iletişimin önemine ve gereğine olan inancımızla sonuç bildirilerini sizlerle paylaşıyoruz.

    Rıdvan Ziyaoğlu, "Bohr-Einstein Kavgasında Bediüzzaman'ın Yeri" başlıklı makalesinde Newton Mekaniği-Kuantum Fiziği tartışmalarına değiniyor. Bediüzzaman'ın görüşlerinden hareketle yaratılış ve tevhit açısından sözkonusu teorileri değerlendiriyor.

    Sadık Yalsızuçanlar, makalesinde "Bir Sivil İtaatsizlik Örneği Olarak" Bediüzzaman Said Nursi'yi ve Risale-i Nur hareketini inceliyor. Yalsızuçanlar, "müsbet hareket" kavramından yola çıkarak, Bediüzzaman'ın 'dava'sından asla ödün vermeden ve fakat karşısına çıkan aşılması güç engelleri, büyük bir cehd ile aşmasını, çatışmaya girmemesini, buna karşılık uzlaşmaya da düşmemesini yine onun hayatından örneklerle anlatıyor.

    Musa K. Yılmaz, Bediüzzaman'ın gözüyle "ihlas"ı "bir temel ahlak teorisi" olarak ele alıyor. İslamiyetlin esas sırrının ihlâs olduğunu vurgulayan Yılmaz, yaratılışın en önemli neticesi ve hilkatin en yüksek gayesi olan marifetullahın, ibadetin ve amel-i salihin ruhunun da ihlâs olduğunu ifade ediyor.

    "İslami Hareketler ve İslam Devleti Mefhumu" başlıklı makalesinde Mustafa Özcan, İslam'da düzen ve devlet tartışmasını tarihi perspektif içinde ele alıyor; çeşitli siyasi akımlar ve dini hareketlerin konuya bakışını irdeliyor ve hilafet müessesesi üzerine yapılan tartışmalara değiniyor.

    "İlim ve Din Bağlamında Said Nursi'ye Olan İhtiyaç ve Risale-i Nur" başlıklı uzun çalışmasında Vehbi Karakaş, bütün Müslümanların, gayr-i Müslimlerin, hatta bütün insanlığın Said Nursî'ye ihtiyacı olduğunu, Nursî'nin, bütün insanlığa yönelik bir din eğitim ve öğretim çığırını açtığını, imanı olmayanları imana, imanı olanları tahkiki imana, tahkiki imanı olanları da imanın yüksek mertebelerine kavuşturduğunu, böylece insanları küfür cehenneminden, inkâr karanlığından, taklit hastalığı ve basitliğinden kurtardığını, kâinatı bir kitap gördüğünü ve okuduğunu, ayet ve hadislerde övgüsü yapılan tefekkürü cisimleştirip kitaplaştırıp Risale-i Nur olarak ortaya koyduğunu, anlatıyor.

    Taha Çağlaroğlu, "Oratoryo, Roman, Tiyatro ve Bediüzzaman" isimli çalışmasında, bir sanat dalı olarak oratoryonun anlamı, kökeni ve kazandığı yeni formları örnekleriyle anlatıyor; ayrıca Bediüzzaman'ın sanata bakış açısını genel hatlarıyla ortaya koymaya çalışıyor.

    "Yaşam Kalitesi mi, Yaşam Standardı mı?" başlıklı makalesiyle Reha Fırat, 88. sayımızın konusu olan "Yoksulluk" dosyasına katkı sağlıyor. Fırat, tüketim ekonomisinin doymaz iştahına kendini kaptıran, tükettiği kadar değerli olduğuna inanan bireyin durumunu tahlil ediyor. Tüketebildiklerine bedel olarak hayatının en mahrem alanlarının sömürülmesine ses çıkarmayan modern bireyin yaşadığı "daha iyi yaşamak için daha kötü yaşamak" paradoksuna dikkat çekiyor.

    ***

    Sizleri dergimizle baş başa bırakırken, 90. sayımızla yeniden buluşmayı diliyoruz.