Köprü Anasayfa

Anarşi & Terör

"Bahar 2006" 94. Sayı

  • Terörizmin Temel Sebepleri

    The Basic Reasons of Terrorism

    Ali Murat YEL

    Yrd. Doç. Dr., Fatih Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi.

    Son yıllarda hakkında en çok konuşulan konulardan birisi olan terörizmin ortadan kaldırılması için farklı kesimlerden çeşitli öneriler gelmektedir. Mesela, 2000 yılında kaybettiği başkanlık için seçim kampanyasından sonra yapmış olduğu en önemli siyasi konuşmasında Al Gore, herkesin Birleşik Devletler'den nefret ettiğini ve bunu açıkça belirtmekten çekinmediklerini ifade ederek Başkan Bush'a terörizme karşı verdiği mücadeleden ötürü destek verilmesini söylemişti. Ayrıca, yine Bush'a atıfta bulunarak "Dünyada bir şer ekseni daha vardır: fakirlik ve cehalet, hastalıklar ve çevreye verilen zararlar ile yolsuzluk ve siyasi baskı" gibi olguların terörizmin ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğunu belirtmişti.1

    Sosyo-ekonomik adaletsizliğin terörizmin temel sebebi olduğu iddia edilmesine karşın tarihte ve çeşitli bölgelerde farklılıklar gösteren terörizmi sadece böylesine basit bir sebebe dayandırma en hafif bir ifadeyle kolaya kaçma olacaktır. Filistin'de veya Irak'ta intihar bombası eylemleri düzenleyenlerin hepsi olmasa bile bir kısmının fakir ailelere mensup olması "terörizmin temel sebepleri nedir?" sorusuna hep yanlış cevaplar verilmesine yol açmıştır. Sebepler arasında hep olağan suçlular başı çekmektedir; fakirlik, adaletsizlik, sömürü, engellenme ve hayal kırıklığı… Nasrettin Hoca'nın kaybettiği anahtarları içeride değil de "aydınlık olduğu" için dışarıda araması gibi bu kolayca akla gelen meselelerin sebep olarak ortaya atılması aynı zamanda gerçeğin ortaya çıkmasını da engellemektedir.

    Multimilyoner Usame bin Ladin bir kenara bırakılırsa, 11 Eylül saldırılarında rol aldığı öne sürülen kişilerin hepsinin Suudi, Mısır ve Körfez ülkeleri vatandaşlarından zengin veya imtiyazlı ailelere mensup olmaları ve ayrıca çoğunun Batı'da yaşamaları terörün asıl kaynağının fakirlik olduğunu ileri süren tartışmaları en başından geçersiz hale getirmektedir. Zira Orta Doğu'nun fakir ailelerine mensup pek çok kişi her ne kadar teröristleri desteklese bile onlara eleman sağlayamazdı; zira Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılacak bir saldırıda bu denli rahat hareket edebilme imkanları olmazdı.

    Eski çağlardan beri adına terörizm denilebilecek olaylar meydana gelse bile terörizm, büyük oranda 19. yüzyılda Rus entelijansiyasının icat ettiği bir olgudur ve o günden beri devrim amacına yönelik şiddet kullanma hep imtiyazlı sınıfın elinde bulunmuştur. Terör ve terörist kavramları, II. Dünya Savaşı'ndan sonra özellikle Filistin ve Cezayir gibi eski Avrupa sömürgelerinde özgürlük mücadelesi gruplarının adına "kirli savaş" denilen eylemlerini tasvir etmek için kullanılmıştır. 1960'larda ise Latin Amerika'nın sosyalist kurtuluşu ideolojisinde radikal bir biçimde yetişen eğitimli ve şehirli gruplar (Kolombiyalı FARC, Nikaragualı Sandinista ve Uruguaylı Tupac Amaru gibi) ile Batı dünyasında yine sol eğilimli gruplar (Fransız Action Directe, Alman Bader Meinhof, İspanyol ETA gerillaları ve İtalyan Kızıl Tugaylar gibi) örgüt ve grupların eylemleri için hep terörizm ifadesi kullanılmıştır. Her ne kadar istiklal mücadelesi olarak başlamışsa da terörizmin Batı'da IRA ve ETA haricinde pek dini bir söylem geliştirdiği de söylenemez. Ama şurası da bir gerçektir ki, Batı'yı yerleşme alanı olarak terk eden terörizm, ilk çıkışındaki sol ideolojiden ayrılarak din eğilimli ve uluslararası bir hale gelmiştir. Belki de modern terörizmin atası sayılabilecek 5 Eylül 1972 tarihinde Münih'te bulunan İsrailli olimpiyat kafilesine karşı gerçekleştirilen saldırı, terörün artık ulusal sınırlar dışına taşmasına ilk örnek teşkil etmektedir. Bu tarihten sonra da ticari havayollarına ait uçak kaçırma eylemleri ve bunların arasında en korkuncu sayılabilecek İskoçya'nın Lockerbie şehrinin üzerine düşürülen Pan Am uçağı uluslararası kamuoyunu dehşete düşürmüştü. Küreselleşmenin de etkisiyle finans kuruluşlarının kendi amaçları doğrultusunda kolaylıkla kullanılabilmesi uluslararası eylemlerin daha sıklıkla meydana gelmesini sağlamıştır. Burada terör eylemlerini gerçekleştirenler ile ondan daha önemli olan bu eylemleri planlayanları ayırt etmek gereklidir. Hatta, pek çok terör örgütünün sadece beyin takımı değil, aynı zamanda üyelerinin de büyük bir kısmı için fakir oldukları söylenemez.

    Terörizmle ekonomik şartlar arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını iddia etmek de siyasi şiddetle terörizm arasında da bağ olmadığını söylemek anlamına gelmez. Fakat böyle bir bağ tahmin edilebileceği üzere çok daha az belirgin ve ele almak/sonuca ulaşmak için daha komplike bir çalışmayı gerektirmektedir. En azından, Stalin'in "oy verenler değil oyları sayanlar sayılırlar" sözünden hareketle terörizmin aslında fakirlik -belki nihai anlamda değil ama iktidar ve gücü ele geçirme amacı söz konusu olduğunda- siyaset ve onun "meşru şiddet kullanma" yetkisiyle ilişkilendirilmesi mümkün olabilir. Hatta Daniel Pipes'ın da iddia ettiği gibi demokrasi eksikliği ile terörizm arasında da bir ilişki kurulabilir: "Müslüman ülkelerin çok teröristleri ve az demokrasileri vardır."2 Belki de terörizmin sebepleri güç dengesizliğinde aranmalıdır. Bu dengesizlikler devletler arasında, sınıflar arasında ve ırklar arasındaki bazen ekonomik güç bazen de askeri güç dengesizlikleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dengesizliğin getirdiği en önemli sonuç ise bazılarının diğerlerine karşı üstünlük ve tahakküm kurmasıdır. Üstünlüğün korunması da diğerlerine karşı adaletsiz bir tavır geliştirilmesi ve üstünlük hakkının doğuştan geldiği gibi bir iddiayı sürdürebilmenin yegane yolu olarak gözükmektedir.

    Terörizmin temel sebepleri hakkında tartışma yapmanın bile tartışıldığı bugünkü ortamda başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere kendi ülkelerinde tehdit olarak algılandığında diğer Avrupa ülkeleri de gerekli olduğuna inandıkları önlemleri almaya çalışmaktadırlar. Ama terörün asıl sebebi ise hep göz ardı edilmektedir. Sebeplerin tartışılması ise, bazılarına göre onu meşrulaştıracağı gerekçesiyle yanlış bulunurken, diğerleri ise temel sebepler araştırılırken cezalandırıcı bir reaksiyon yerine gerçek sebeplerin ortaya çıkarılması görüşündedir.

    Terörizmin temel sebeplerini anlayabilmek için öncelikle şu iki sorunun cevabı verilmesi gerekir: Modernleşme ve küreselleşmenin beraberinde getirdiği olumsuzluklar neden anonim olarak görülmeyip bazı şahıs, kurum, kuruluş ve devletlere yüklenmektedir? Neden bazı gruplar içinde bulundukları olumsuzlukların sorumlusu olarak gördükleri kişi ve gruplara karşı şiddet eylemleri gerçekleştirmektedir? Kendilerini terör eylemcisi olarak niteleyen grupların yine kendi içinde bulundukları güç durum için yerel, bölgesel ve uluslararası aktörleri sorumlu tutmaları da sorulması gereken bir diğer sorudur.

    Terörizmin temel sebepleri kısaca şöyle özetlenebilir:

    Terörizm ile fakirlik arasında dolaylı ve zayıf bir ilişkiden söz edilebilir. Terör örgütleri üyelerini genellikle orta ve yüksek sınıf ile nispeten eğitimli kişilerden devşirmektedirler. Terör olaylarına katıldığı iddia edilen ülkelerde fakir kesimler genellikle siyasi gösteriler gibi daha az önemi haiz olaylara karışmaktadırlar. Zira dünyanın en fakir ülkelerine bakıldığında terör olaylarının çok daha az görülmesi terörün fakirlikle doğrudan ilişkili olmayıp daha çok hızlı gelişme, değişim ve modernleşmenin getirdiği sıkıntılarla açıklanabilir. Ama öte yandan fakirlik her zaman devrimci amaçlara alet edilmiş ve terör örgüt yöneticileri kendilerini fakirlerin temsilcisi olarak kabul ederek onlara daha müreffeh bir gelecek vaat etmişlerdir. Belki de bu yüzden fakirlik ile terörizm arasındaki ilişki kolayca öne sürülebilmektedir.

    Zaman zaman da bazı devletlerin ya kendi dış siyasetleri ya da iç siyasetlerinde faydalanmak üzere terörist grupları kullandıkları görülmüştür. Elbette devlet desteği terörün meydana gelmesinde etkin bir faktördür; ama öncelikle şurası da belirtilmelidir ki devletler genelde ortaya yepyeni bir terör örgütü çıkarmadıkları gibi bu örgütler üzerindeki kontrolleri de sınırlı kalabilmektedir. Bu terör grupları çoğu zaman bazı azınlıkların bağımsızlığını kazanmak için kuruldukların devletlerle işbirliği yapmaları onların işlerine gelirken devletleri de terörist konumuna düşürebilmektedir. Dolayısıyla, devletlerin terörün asıl sebebi ve yegane destekçileri oldukları iddia edilemez.

    Terörizmin asıl sebepleri belirlenirken sebep-sonuç ilişkisi üzerinde durulmalı ve terörizmin ortaya çıkışındaki sebepler ile onların sonuçlarının doğuracağı yeni şartlar birbirinden ayrılmalıdır. Bir başka deyişle, terörizmi hazırlayan ya da onun ortaya çıkışını ve etkin olmasını sağlayan şartlar daha derinlikli olarak incelenmelidir. Hazırlayıcı şartlar aslında genel ve her ortamda şöyle ya da böyle bulunabilecek şartlardır ama aynı veya benzer şartların neden her zaman terörizme yol açmadığı sorgulanmalıdır. Yani, hazırlayıcı şartlar terörizmin ortaya çıkışında her zaman yeterli olmayabilir. Belki de bu yüzden terörizmin asıl sebepleri yerine onu ortaya çıkaran ve tetikleyen şartlara yeniden bakmamız gerekmektedir.

    Mesela, bir ülkede demokrasi ve vatandaşlık hakları eksikliği veya hukuk devleti özelliğinin olmaması veya yitirilmesi çoğu zaman dahili terörizmi tetikleyen nedenlerden birisidir. Ama burada gözden kaçırılmaması gereken nokta da totaliter veya baskıcı rejimlerde muhalif terörizmin olmaması veya sınırlı olması devletin muhalif gruplara ne kadar şiddet uyguladığına bağlıdır. Şiddetin dozu arttıkça terörün etkinliği de artacak ve nihayetinde hükümetlerin yıkılmasına bile yol açabilecektir. Terörün engellenmesi devlet şiddetinin en az olduğu demokratik ortamlarda mümkün olabilecektir.

    Öte yandan, devletlerin zayıflaması da terörün ortaya çıkışındaki nedenlerden birisidir. Terörist organizasyonlar için en uygun ortam ülkede bulunan iktidar boşluğudur. Bu durumda yeni üyeler devşirebilir ve onların şiddet konusundaki eğitimlerini devletin kontrol edemediği bölgelerde rahatça yapabilirler. Nadiren de devletlerin aşırı liberal politikaları, ne kadar güçlü demokrasileri olursa olsun yine de terör örgütlerine bir tür sığınaklar edinmelerini sağlayabilir.

    Bütün bu anlatılanlardan sonra terörün asıl ve temel sebepleri arasında ülkelerin sosyo-kültürel alanda değişime uğraması veya hızla modernleşmeleri ideolojik terörizmin ortaya çıkmasında en önemli faktör olarak görülebilir. Mesela, geleneksel hayat tarzının yıkılmaya başlaması toplum içinde bazı grupların muhteşem olarak algıladıkları geçmişlerine bir özlem duymaları ve bu geri dönme isteğini de ideolojik olarak bazen milliyetçilik bazen de dini fundamentalizm şeklinde hayata geçirmeleri mümkündür.

    Öz

    Son yıllarda hakkında en çok konuşulan konulardan birisi olan terörizmin sebepleri hakkında çeşitli fikirler ortaya atıldığı gibi ortadan kaldırılması için de farklı kesimlerden çeşitli öneriler gelmektedir.

    Terörizmin asıl sebepleri belirlenirken sebep-sonuç ilişkisi üzerinde durulmalı ve terörizmin ortaya çıkışındaki sebepler ile onların sonuçlarının doğuracağı yeni şartlar birbirinden ayrılmalıdır. Bir başka deyişle, terörizmi hazırlayan ya da onun ortaya çıkışını ve etkin olmasını sağlayan şartlar daha derinlikli olarak incelenmelidir. Hazırlayıcı şartlar aslında genel ve her ortamda şöyle ya da böyle bulunabilecek şartlardır ama aynı veya benzer şartların neden her zaman terörizme yol açmadığı sorgulanmalıdır. Yani, hazırlayıcı şartlar terörizmin ortaya çıkışında her zaman yeterli olmayabilir. Belki de bu yüzden terörizmin asıl sebepleri yerine onu ortaya çıkaran ve tetikleyen şartlara yeniden bakmamız gerekmektedir.

    Bu makalede terörizmin asıl sebepleri üzerinde durulmaktadır.

    Anahtar Kelimeler: Terörizm, terör, modernleşme, küreselleşme

    Abstract

    There are many ideas about the reasons of terrorism which is the mostly discussed issue in the last years. On the other hand, there are many suggestions from the various parts of the society in order to finish it ultimately.

    The cause-effect relationship should be taken into account while defining the main reasons of terrorism. The reasons for the emergence of terrorism and the new conditions brought about due to the consequences of terrorism should be differentiated from each other. In other words, the conditions that lead to the emergence and effectiveness of terrorism should be analyzed more deeply. Actually, these conditions are general conditions which might be seen more or less in every environment. At this point the question should be addressed to the fact that why similar conditions do not lead to terrorism at any moment. Namely, these conditions can not be sufficient every time. Exactly for this reason, we have to look at the conditions again that lead to the emergence and alert of terrorism instead of the looking at the main reasons.

    This article emphasizes the main reasons of terrorism.

    Key Words: Terrorism, terror, modernization, globalization

    Dipnotlar

    1. Gore'un Council of Foreign Relations'daki 12 Şubat 2002 tarihli konuşması için bkz. http://archives.cnn.com/2002/ALLPOLITICS/02/13/gore.speech/index.html.

    2. Yahia Sadowski, 'The new Orientalism and the democracy debate', Middle East Report, 183, 1993, s. 14'ten alıntı.