Köprü Anasayfa

Güzellik Felsefesi: Estetik

"Yaz 2000" 71. Sayı

  • Güzellik Felsefesi: Estetik

    Editör

    Estetik kavramı, 2500 yıllık bir arkaplana sahiptir. Eski Yunan’da estetiğin temellerini atan üç büyük filozof Sokrates, Platon ve Aristoteles’ten bu yana, özellikle Rönesans döneminde olmak üzere, kavram üzerinde bir hayli tartışma yapılmıştır. Bütün bu tartışmalarda varlığın gerçekliği, özü ve güzelliği ile insanın bunları algılayabilmesi üzerinde durulmuştur.

    Estetik bakış açısı ve algılama biçimi olduğu için, her medeniyetin kendine has bir estetik anlayışı oluşmuştur. Batı düşüncesinin temeli sayılan, Roma ve Grek medeniyetleri ve Hıristiyanlık dini Batıdaki estetik anlayışlarının kaynağını oluşturmuştur. İslam toplumlarında estetik (İlm-ül Cemal) bir düşünme biçimi, bir hayat tarzı olarak düşünülmüştür. Kur’an-ı Kerim’in güzellik, iyilik ve sevgi içeren mesajları ve Hz Peygamber’in hadislerindeki güzellik temaları, İslam estetiğinin temel esprisini oluşturmuştur. İslam estetiği, Müslüman toplumların ürettikleri güzelliklerin tümünü içerir. İslam tasavvufunun oluşturduğu ruh inceliği, insana ve eşyayı farklı bakılmasını sağlayan altyapıyı oluşturmuştur.

    Günümüz tüketim kültürü insana tükettiği ölçüde “değer” biçtiği için estetik ve duyarlılığı zayıflatmıştır. İslam toplumları da büyük ölçüde, gerçek güzelliklerin değil oluşturulan sanal estetiklerin yer edindiği kültürlere hayat alanlarında yer vermeye başlamışlardır. Günden güne güçlenen küresel popüler kültür, yerel estetiklerin yara almasına zemin hazırlamaktadır.

    İslam düşüncesini çağın kriterleri içerisinde düşünen Bediüzzaman Said Nursi, güzellik anlayışı konusunda İslami geleneği ayıklayarak, mutasavvıflar ve Batılı düşünürlerden farklı olarak, varlığı ve güzelliğini kabul ederek, müessirine nazarların çevrilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

    Dosyamızda Bediüzzaman Said Nursi’nin varlık ve güzelliği konusundaki görüşlerini anlamaya çalışan yazıların çoğunlukta olduğunu ifade etmek isteriz. Bu çerçevede çalışanlardan Senai Demirci, Risale-i Nur’un estetik görüşü üzerine bina ettiği yazısında, “İman nihai tahlilde estetik bir eylemdir.” hükmüne ulaşır. Murat Sönmez, Bediüzzaman’da Edebiyat Düşüncesini; Atilla Yargıcı, estetik kavramındaki yozlaşmayı; Taha Çağlaroğlu, hayatın her alanını içine alan İslam estetiğini; Kemal Gurulkan, genel olarak İslam ve estetik kavramını; Mustafa Oral ise estetik kavramının tarihçesini inceledi.

    Estetik kavramını, tüketim toplumunun argümanları açısından ele alan Murat Çetinkaya, kaybedilen estetik anlayışlara ve estetiğin yeni boyutlarına dikkat çekti. Yazısını İslam sanatı ve estetiği üzerine yanlış algılamalara ayıran Ahmet Turan Alkan, “İslam sanatı” kavramının “İslam için bir bühtan” olduğunu belirterek sanatı mücerret olarak ele almak gerektiği üzerinde durdu.

    Eflatun’un estetik anlayışını inceleyen Durmuş Hocaoğlu, Antik Yunan’da sanat ve estetik bağlamında yapılan tartışmalara dikkat çekerek, şiirin insanı mutlak hakikat olan Allah’a götürmesi gerektiğini vurguladı.

    Dosya konusunu “Siyasal İslam” olarak tespit ettiğimiz Güz/2000 sayımızda yeniden buluşmayı ümit ederek, sizleri güzellik açılımlarıyla dolu sayfalarımızla baş başa bırakıyoruz.