Köprü Anasayfa

Bir Medeniyet Dili Olarak Risale-i Nur

"Bahar 2008" 102. Sayı

  • Risale-i Nur’un Dili

    Editör

    İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan sosyal ve tabii bir varlık olan dil, milleti meydana getiren maddi ve manevi unsurların en başında yer alır. Tabiatı gereği toplu halde yaşamaya ihtiyaç duyan insan, içinde yaşadığı toplumla aynı değerleri oluşturmak, paylaşmak ve bu değerleri nesilden nesile aktarmak için dile ihtiyaç duyar.

    Bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi birikimlerinin tamamı olarak kabul edebileceğimiz kültürün de doğması ve gelişmesi dile bağlıdır. Dilin maddi ve manevi değerleri nesillerden nesillere aktaran "kültür taşıyıcılığı" görevi de düşünüldüğünde, bir milletin varlığının devam etmesindeki önemli rolü ortaya çıkar. Bir milletin yaşadığı kültür ve medeniyet buhranı, fikir ve edebiyat sahalarında çöküş yaşaması o milletin dilinin bozulmasıyla yakından ilgilidir.

    Dünyada pek az dile nasip olabilecek "imparatorluk dili" nitelemesini hak eden Türkçenin zenginliğini edebi eserlerimizde görmek mümkündür. Bununla birlikte, İslam ile müşerref olmamızdan bu yana zenginleşerek günümüze kadar gelen dilimizin bazı kırılma noktalarıyla bu zenginliğini yitirmeye başladığını kabul etmek ve bunun üzerinde hassasiyetle durmak gerekir. Geldiğimiz noktada dilimizin zedelendiğini, edebiyatımızın kısırlaştığını, ruhumuzun ve dünya görüşümüzün yansıdığı temel eserlerimizi yeni nesillerin anlayamadığını, eski ile yeni arasındaki köprülerin yıkıldığını görmek ve bu durumun nedenlerini tespit etmek ve tedbirler almak, gelecek nesillerle aramızda sağlam bağlar kurabilmek adına gereklidir.

    Dil ile ilgili tartışmalar Tanzimat’la birlikte başlamış olsa da 1928 Harf İnkılabı’nı ve devamındaki "öztürkçecilik" hareketinin dil ve kültürümüz üzerindeki etkisini ayrıca tartışmak gerekir. Tarihi, dini ve kültürel değerlerimize yabancılaşmanın hız kazandığı böyle bir dönemde telif edilen Risale-i Nurların dili bu yönüyle bile bize birçok ipucu sunacaktır. Bununla birlikte Risale-i Nurların dili, ihtiva ettiği anlam ve ifade ettiği değerler bakımından da incelenmeye değerdir. Kabul etmek gerekir ki, "Risale-i Nur" gibi eserler belli bir "ruh ve karakter"i temsil ederler. Bu eserlerin dikkatle incelenmesi o milletin karakterini ifade eden dili hakkında sağlam ipuçları verir. Bu tür eserlerin yeni nesillerce anlaşılamaması gibi bir problem ise bu ruh ve karakterin yok olduğunun veya yok olmaya başladığının önemli bir göstergesi sayılabilir ki bu da başlı başına büyük bir probleme işaret etmektedir.

    Bugün İslâmî bir dil kurabilme ve yeni bir söyleyiş biçimi geliştirebilme ihtiyacı her alanda kendini göstermektedir. Bu nedenle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde düşüncesini kuran ve bu geçiş sırasında dil, kültür ve medeniyetle ilgili bütün kırılmalara şahit olan Bediüzzaman’ın dili bu noktada bir anahtar kabul edilebilir. Risale-i Nurların Kur’anî ve Nebevî terminolojiyi konuşma diline aktarması onun dilini incelemeye değer kılan bir başka husustur.

    Risale-i Nur’un dili üzerindeki tartışmalarda, "Risale-i Nurların dili ‘edebi dil’ bakımından mı değerlendirilmelidir; yoksa alfabe değişikliği, öztürkçecilik gibi hareketler neticesinde ortaya çıkan ‘Yeni Türkçe’ açısından mı incelenmelidir?" soruları cevap bekleyen hususlardır. Bu bakış açısıyla Risale-i Nurların editöryal bir incelemeden ziyade, bu dilin bir dünya görüşünü kuran yönü de incelenmeyi beklemektedir.

    Biz de bunları göz önünde bulundurarak 102. sayımızda "Risale-i Nurların Dili" üzerinde durmaya karar verdik. Konuyu "dil, din, kültür, medeniyet, millet, edebiyat, belagat, üslup, mana, harf inkılabı, öztürkçecilik, Risale-i Nur dili" gibi ana kavramlar etrafında tartışarak aşağıdaki sorulara cevaplar aradık.

    Dil nedir? Dil ve kültür arasındaki ilişki nedir? Yaşadığımız kültür ve medeniyet değişiminin dil ve kültür üzerinde etkileri nasıl olmuştur? Risale-i Nurlardaki dil hangi kültürün ve dünya görüşünün ifadesidir? Bu dilin beslendiği kaynaklar nelerdir? Risale-i Nurlarda hakim olan dilin temel özellikleri nelerdir? Bediüzzaman’ın dilini çağdaşlarından hangi yönleriyle ayırmak gerekir? Günümüz Türkçesi ile karşılaştırıldığında bu dilin farklılığı nedir? Edebi açıdan düşünüldüğünde bu dilin kıymeti nedir? Bu dil dinî duyguların ve ilmî hakikatlerin ve kavramların ifadesi için yeterli midir? Risale-i Nurların kavram haritası nasıl çizilebilir? Risale-i Nurların üslup özellikleri nelerdir? Risale-i Nurların haşiyelenmesi ve sadeleştirilmesi yönündeki tartışmaları nasıl değerlendirmek gerekir? Risale-i Nur’un dili Türkçeyi nasıl ve hangi yönde etkilemiştir?

    Risale-i Nurların dili ile ilgili bu güne kadar kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Bu sayımızın bu tür çalışmalara öncülük edeceğini umuyoruz. Sizleri dergimizle baş başa bırakırken gelecek sayımızda "Türkiye’nin Demokrasi Süreci"ni irdeleyen bir dosya ile karşınızda olmayı ümit ediyoruz.