Said Nursi
"Bahar 2004" 86. Sayı
IVth Table: "The Role of Bediuzzaman at the Reconciliation of the Social Strata"
[Sonuç Bildirisi / Final Declaration]
1. Sosyal tabakalaşma, toplumun değişmeyen bir gerçeğidir. Bediüzzaman Said Nursi, insanı merkeze alan ve özüne uygun tanımlayan bir role sahiptir. Sosyal tabakaların arasındaki problemlerin ortadan kaldırılabilmesi için kariyere, makama, mevkie bakmadan her ferdin başta insan olarak kabul edilebilmesi çok önemlidir.
IV. Masa’nın katılımcıları: Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ekrem Kaftan, Emre Aköz, Dr. Ahmet Nuri, Dr. Hakan Yalman, Haluk İmamoğlu, Mustafa Döküler, Prof. Dr. Mustafa Nutku, Av. Nihat Derindere, Dr. Nihat Kaya. |
2. Bediüzzaman Said Nursi, insanın ontolojik yapısından hareketle insan merkezli ve insana layık olan aile, toplum, ekonomik sistem nasıl olmalı sorusunun cevabını aramaktadır. Risale-i Nur objektif bir vicdandır, vicdan ise insanın sahip olduğu değerlerin esasıdır. Sosyal problemlerin çözümleri burada yatmaktadır, tabakalar arasındaki uzlaşma da bu eksenden hareketle çözümlenebilecektir.
3. Bediüzzaman, toplumdaki kavgaların ve fesadın asıl kaynağı olarak şu iki kelimeyi ifade etmektedir: "Ben tek olsam, başkası açlıktan ölse bana ne", "İstirahatim için zahmet çek, sen çalış ben yiyeyim." Birinci kelime ben merkezciliği, ikinci kelime de çıkarcılığı sembolize eden düşünce ve davranış kalıplarıdır. Bediüzzaman birinci kelimeye karşı zekat kurumunu vurgulayarak zenginin fakiri düşünmesini; ikinci kelimeye karşı da üretmeden para kazanmayı sağlayan paranın satılmasını, yani faizi onaylamayarak reçetesini sunmaktadır. Zenginin yoksula yardım ve şefkatle yaklaşmasında, yoksulun servet düşmanı olmamasında, kin, öfke, nefret hissetmemesinde bu düşünce sisteminin önemini vurgulamaktadır.
4. Sosyal tabakalar arasındaki problem, ulus devletin seçkinci, milliyetçi bakış açısıyla çözümlenemez olarak gözükmektedir. Seçkincilik yerine sivil sese kulak verilmelidir. Seçkinci elitin toplum mühendisliğinden vazgeçmesi çok önemlidir.
5. Siyasal özgürlük alanının genişletilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Bediüzzaman "ref-i imtiyaz"ı, yani imtiyazların kaldırılmasını, fikir hürriyetini, şiddeti dışlayan bir muhalefetin serbest olmasını ve örgütlenme hürriyetini savunmaktadır.
6. Bediüzzaman, sosyal uzlaşmanın toplumsal sinerji doğuracağından hareketle "ene yok, nahnu var" demekte, yani "ben yok, biz var" anlamına gelen bu cümlede biz'in kaliteli benlerden oluşmasını önemsemektedir.
Editör
Yazıyı okumak için tıklayınız...Editor
Yazıyı okumak için tıklayınız...Ömer Faruk Uysal
Yazıyı okumak için tıklayınız...Feyzullah Cihangir
Yazıyı okumak için tıklayınız...Selim Sönmez
Yazıyı okumak için tıklayınız...Said Yargıcı
Yazıyı okumak için tıklayınız...Cüneyt Ülsever
Yazıyı okumak için tıklayınız...Hüdaverdi Adam
Yazıyı okumak için tıklayınız...Selim Sönmez
Yazıyı okumak için tıklayınız...Veysel Saray
Yazıyı okumak için tıklayınız...Abdullah Hakimoğlu
Yazıyı okumak için tıklayınız...Şaban Döğen
Yazıyı okumak için tıklayınız...Ali Ferşadoğlu
Yazıyı okumak için tıklayınız...Bediüzzaman Said Nursi
Yazıyı okumak için tıklayınız...Ömer Faruk Uysal
Yazıyı okumak için tıklayınız...Bediüzzaman Said Nursi
Yazıyı okumak için tıklayınız...Alev Erkilet
Yazıyı okumak için tıklayınız...İslam Yaşar
Yazıyı okumak için tıklayınız...Bediüzzaman Said Nursi
Yazıyı okumak için tıklayınız...Nevzat Tarhan
Yazıyı okumak için tıklayınız...Ahmet Nuri
Yazıyı okumak için tıklayınız...Ekrem Kaftan
Yazıyı okumak için tıklayınız...Bediüzzaman Said Nursi
Yazıyı okumak için tıklayınız...[Sonuç Bildirisi / Final Declaration]
Yazıyı okumak için tıklayınız...[Sonuç Bildirisi / Final Declaration]
Yazıyı okumak için tıklayınız...[Sonuç Bildirisi / Final Declaration]
Yazıyı okumak için tıklayınız...[Sonuç Bildirisi / Final Declaration]
Yazıyı okumak için tıklayınız...