Köprü Anasayfa

Başkanlık Sistemi ve Adem-i Merkeziyet

"Güz 2016" 136. Sayı

  • Yeni Sistem Resmi İdeolojinin Getirdiği Handikaplardan Arındırılarak Kurulmalıdır.

    Köprü • Sayı: 136 • Güz 2016 • ISSN: 1300-7785 • ss. 61-78

    Müfid Yüksel

    Konuşan: Ahmet Dursun

    Kanun-i Esasi’den bu yana bir anayasa geleneğimiz olmasına rağmen demokratikleşme hususunda arzu edilen düzeye gelemememizin, demokrasi denemelerinde başarısız olmamızın temel nedenleri sizce nelerdir? Tarihi süreci göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar mısınız?

    Batı Avrupa beyliklerden prensliklerden merkeziyetçi yapıya, ulus devletlerine geçiyor. Her alanda güçleniyor. Osmanlı Batı’daki bu değişime nasıl cevap veriyor?

    Bu sistem arayışı üzerinde durabilir miyiz biraz? Kanun-i Esasi vs. neden başarılı olamadı. Oradan meşrutiyet, cumhuriyet ve başkanlık ile ilgili tartışmalar girelim biraz da …

    Meşruti yönetim şekil olarak Batı’dan gelse de Bediüzzaman’ın Kurani temellere oturtarak meşrutiyete sahip çıkmasını nasıl değerlendirmeliyiz?)

    Demokratik kültür açısından ve meşrutiyetin sağlıklı uygulanması açısından Batı toplumuyla Osmanlı toplumu arasındaki fark neydi?

    Bediüzzaman’ın Divan-ı Harb-i Örfi’de “Bu hükümet, zaman-ı istibdatta akla husumet ederdi; şimdi de hayata adavet ediyor” dediği durum. Buradan şunu sormak istiyorum. Cumhuriyeti de aynı kadrolar ilan ediyor. Zaten meşruti bir yönetim vardı, neden?

    Peki cumhuriyet’in demokratik bir yönetim konusunda başarılı olamamasının nedenleri nelerdir?

    Laiklik uygulamaları nasıl sonuç doğurdu?

    Bu ideolojik devrimcilikte ulus devlet yapılanmasının etkileri nasıl oldu?

    1950’lerde demokratikleşme açısından nasıl bir kırılma yaşandı?

    60 darbesi ile ne oldu?

    Yani halk bunun içinde yoktu.

    Batı’nın sosyal hareketlerini bizde göremiyoruz benzer süreçlerde. Darbeler süreci bizde devam etti; 80’leri yaşadık, 28 Şubat’tan geçtik, 15 Temmuz’u yaşadık. Şimdi, günümüze geldiğimizde tekrar sistem tartışması başladı.

    61 Anayasası’nın şartlan, halkın iradesini siyasetten silen şartları bugün 12 Eylül eliyle devam ettiriliyor diyebilir miyiz?

    Devamında 12 Eylül …

    Kemalist ideolojinin rolü nedir burada?

    Başkanlık sisteminin bütün bu olumsuzlukları kaldıracağı iddia ediliyor. Başkanlık bu tür vesayetlerin ortadan kaldırılmasına çare olacak mı sizce? Sizin zihninizde başkanlık tanımı nasıldır? Yeni Sistem arayışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Başkanlık, hunu çözer mi? Şimdi yeni Anayasa tekliflerinde altı ok çerçevesinde bahsettiğiniz sıkıntıları çözmeye yönelik teklifler hiç gündeme gelmiyor.

    Bunun ihtimali nedir sizce? Şu açıdan soruyorum; Amerika dışında hepsinde totoliter rejimlere, diktatörlüğe dönüşmüş başkanlık sistemleri.

    Az önce bahsi geçti. Şimdi bizim gibi farklı etnik kültürel yapıların bulunduğu bir ortamda, bir de Anayasa’nın değişmez maddelerinin, altı okun umdelerinin baskısının bir türlü kırılamadığı bir ortamda dediğiniz şekilde milletin önünün açıldığı, toparlayıcı bir sisteme geçme imkanı var mı?

    Şu anki tartışmaları Bediüzzaman üzerinden değerlendirirsek nasıl bir sonuca ulaşırız? Mesela Bediüzzaman Meşrutiyet Dönemi’nde Meşrutiyet’i “Adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet” olarak tarif ediyor. Bugünkü tartışmaları bu tarif üzerinden değerlendirirsek nasıl bir sonuca ulaşırız?

    Bu barışmayı bugünkü parlamenter sistem içinde kalarak yapmak mümkün değil mi?

    MHP?

    Kürt Sorunu üzerinden konuşursak, son yaşananlarla bu sorun daha da derinleşerek devam ediyor. Başkanlık sistemi adem-i merkeziyetçiliği de gündeme getiriyor. Biraz değindiniz; ama Bediüzzaman’ın adem-i merkeziyetle ilgili çekinceleri var. Bediüzzaman’ın dikkat çektiği tavaifiil-müluk gibi riskler şu anda devam ediyor mu?

    Genişleme ile neyi kastediyorsunuz? Bir nevi İttihad-ı İslam mı?

    Şu anki sınırlarımız içinde bu mümkün mü?

    Bedizzaman Said Nursi’nin devlet yönetimi ile ilgili önerdiği fikirler etrafında bugünkü politikalara ışık tutacak neler söylenebilir?

    Nihayetinde bu sistem de Batı’dan uyarlama olacak; ama son günlerde Batı dünyası ile sıkıntılar yaşıyoruz. Batı ile ilişkiler konusunda neler söylemek istersiniz? Yüzümüzü İslam alemine dönünce Batı’ya sırtımızı mı döneceğiz?

    Elimizdekiler de tehlikeye girebilir mi?

    Yeni kurulacak sistem bunları gözeten, bunları toplayan, planlayan bir yapıda mı olacak?

    Yazının tamamını görüntülemek için lütfen tıklayınız!