Köprü Anasayfa

Anarşi & Terör

"Bahar 2006" 94. Sayı

  • Anarşi(k)e Dair Çağrışımlar

    Some Associations on Anarchi(c)

    Sadık YALSIZUÇANLAR

    Anarşist, o zamanlar (yetmişli yılların ikinci yarısı) ‘terörist, komünist, banka soyguncusu, gemi yakıcısı, okul basıcısı, Marksist-Leninist örgütçüsü vs.’ için kullanılırdı.

    Seksen on iki Eylül’ü, o kara dumanlı, kara hesaplı kabusu ve sözüm ona kaosu dindiren, ama dindirdiğini söylediği kaostan daha derinini içimize yerleştiren umacılığı ile hep yine o ‘anarşi ve terör’ün üzerine bir fil gibi oturmuştu.

    O günden beridir, ‘anarşik’ denince bende de, çoğumuzunkinde olduğu üzere, hep bir silahlı gözü dönmüş ile haki giysili fil canlanır zihnimde.

    Anarşiyi, bir karışıklık, derin bir kaos, bir çatışma ve gerilim süreci olarak okursak eğer, darbenin yol açtığı düzensizliğin daha ‘anarşik’ olduğunu söyleyebiliriz.

    Ki böyledir.

    Modernlerin kalbindeki o derin düzensizlikten daha büyük ve tehlikeli bir anarşi(k) mi var?

    Bu düzensizlik değil midir ki, ahlaki ve toplumsal idealler uğruna insan öldürür, banka soyar, gemi yakar.

    İnsanların mutluluğu için insanları öldürür.

    Bu, acaba bilinçaltında, ‘mutluluk ölümdür’ü’ mü önermektedir?

    Yoksa, kalpteki, içteki o düzensizliğin ve karışıklığın ölümden başka bir şey üretmemesi, öldürmekten başka bir dille konuşmaması mıdır?

    Bir felsefi tutum olarak anarşiyle tanıştığımda, gerçek anarşistlerin hep, içte, derinliklerde karışıklığa yol açan zahiri düzen fikrine karşı, yerleşim, egemen ve yaygın olana yönelik bir karşı müdahale olduğunu fark ettim.

    Felsefi anarşist, insanın içindeki anarşiye karşı bir tedbir yolunu seçiyordu demek ki… Her türden gayr-i insani ve gayr-i ahlaki otoriteye karşı çıkarak şöyle diyordu bir bakıma: ‘Sen bana dayatamazsın. Sen egemen ve yaygın olanın her zaman doğru olduğuna beni inandıramazsın. Bu da bir önermedir ve yanlışlanabilir, yanlışlanmalıdır.’

    Öyle ya, ‘mutlak’ın benimsenmediği yerde, her şey göreceli hale gelir ve kendi yorumunu mutlaklaştıran her muktedir de, kendisini ‘tanrılaştırır.’ İşte orada felsefi anarşist belirir ve ona haddini bildirmek üzere, yerleşik ve yaygın olana karşı savaş açar.

    Bunu kısmen, ilke olarak desteklemek mümkündür.

    Lakin bir kaos ve çatışma ortamı olarak terör ve anarşi, aslında egemen sistemin çıkarlarına hizmet eder.

    Bediüzzaman bir savunmasında şöyle der :

    "Efendiler, Reis Bey, dikkat ediniz! Risale-i Nur’u ve şakirtlerini mahkûm etmek, doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına, hakikat-i Kur’âniye ve hakaik-i imaniyeyi mahkûm etmek hükmüne geçmekle, bin üç yüz seneden beri her senede üç yüz milyon onda yürümüş ve üç yüz milyar Müslümanların hakikate ve saadet-i dâreyne giden cadde-i kübrâlarını kapatmaya çalışmaktır ve onların nefretlerini ve itirazlarını kendinize celb etmektir. Çünkü o caddede gelip gidenler, gelmiş geçmişlere dualar ve hasenatlarıyla yardım ediyorlar. Hem bu mübarek vatanın başına bir kıyamet kopmaya vesile olmaktır. Acaba mahkeme-i kübrada, bu üç yüz milyar dâvâcıların karşısında sizden sorulsa ki, ‘Doktor Duzi’nin, baştan nihayete kadar serâpâ İslâmiyet’iniz ve vatanınız ve dininiz aleyhinde ve Frenkçe Tarih-i İslam namındaki eseri ki, zındıkların kütüphanelerinizdeki eserlerine, kitaplarına ve serbest okumalarına ve o kitapların şakirtleri, kanununuzca cemiyet şeklini almalarıyla beraber, dinsizlik veya komünistlik veya anarşistlik veya pek eski ifsad komitecilik veya menfî Turancılık gibi siyasetinize muhalif cemiyetlerine ilişmiyordunuz? Neden hiçbir siyasetle alâkaları olmayan ve yalnız iman ve Kur’ân cadde-i kübrâsında giden ve kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebedîden ve haps-i münferitten kurtarmak için Kur’ân’ın hakikî tefsiri olan Risale-i Nur gibi gayet hak ve hakikat bir eseri okuyanlara ve hiçbir siyasî cemiyetle münasebeti olmayan o hâlis dindarların birbiriyle uhrevî dostluk ve uhuvvetlerine cemiyet nâmı verip ilişmişsiniz? Onları pek acip bir kanunla mahkûm ettiniz ve etmek istediniz?’ dedikleri zaman ne cevap vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz

    "Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle vatana ve millete zararlı bir surette meşgul eyleyen muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar, istibdad-ı mutlaka "cumhuriyet" nâmı vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla, sefahet-i mutlaka "medeniyet" ismi vermekle, cebr-i keyfî-i küfrîye "kanun" ismini takmakla hem sizi iğfal, hem hükümeti işgal, hem bizi perişan ederek, hâkimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına darbeler vuruyorlar."

    Burada söz edilen anarşi, bozgunculuktur, kalpte ve kafada yapılan bir yıkımdır.

    İnsanın ilahi doğasına aykırı bir mecraya sürüklenmesidir.

    Anomidir, zihinsel fitnedir, bir değer karmaşasıdır.

    Burada ‘hakikat’e yapılan bir saldırı, bir gözden kaçırma, bir saptırma, bir savaş ilanı söz konusudur.

    Eğer hiçbir ahlaki ve toplumsal değer kalmasın, bizi bağlayan ve sınırlayan hiçbir kural olmasın istiyorsak, bunun da en az dayatmacı, baskıcı ve kuralcı zihniyet kadar sorunlu olduğunu söylememiz gerekecektir.

    Tepkisel olan büyük oranda patolojiktir.

    Felsefi anarşi ile, bozgunculuk arasında ince bir sınır çizgisi vardır, en doğrusu bu duyarlı bölgeye fazla yanaşmamaktır.

    Öz

    Anarşiyi, bir karışıklık, derin bir kaos, bir çatışma ve geri-lim süreci olarak okursak eğer, darbenin yol açtığı düzensiz-liğin daha ‘anarşik’ olduğunu söyleyebiliriz.

    Modernlerin kalbindeki o derin düzensizlikten daha büyük ve tehlikeli bir anarşi(k) mi var?

    Ahlaki ve toplumsal idealler uğruna insan öldüren, banka soyan, gemi yakan bu düzensizlik değil midir?

    Eğer hiçbir ahlaki ve toplumsal değer kalmasın, bizi bağlayan ve sınırlayan hiçbir kural olmasın istiyorsak, bunun da en az dayatmacı, baskıcı ve kuralcı zihniyet kadar sorunlu olduğunu söylememiz gerekecektir.

    Bu yazıda bozgunculuk, kalpte ve kafada yapılan bir yıkım, anomi, zihinsel fitne, bir değer karmaşası olarak nitelendirilen anarşiye dair çağrışımlar ele alınmaktadır.

    Anahtar Kelimeler: Anarşi, anarşik, anarşist, bozgunculuk

    Abstract

    If we read anarchy as a process of confusion, of a deep chaos, of a conflict and a tension, then we can say that the disorder after the coup d’état is more ‘anarchic’.

    Is there a greater and more dangerous anarchi(c) than the deeper disorder in the heart of the modern men?

    Isn’t it that disorder which kills man, robs bank, burns ship for the sake of the ethical and social ideals?

    If we want not to have any moral and social values, and any rules which will limit us, then we have to confess that this has so many problems as the oppressive, tyrannical and normative mentality, at least.

    This article is about some associations with the anarchy which is defined as a demolition in the head and heart, anomie, mental disorder, and a chaos in values.

    Key Words: Anarchy, anarchic, anarchist, disorder